Türkiye’de büyüme modelimiz ithalata dayalı olduğu, üretimde ithal ham madde ve girdiye ihtiyaç duyduğumuz için diğer ülkelere (Avrupa Birliği ülkelerine) kıyasla daha çok tercih edilen bir uygulama olarak “Dahilde İşleme Rejimi” karşımıza çıkıyor. Bu nedenle, en yaygın kullanılan ihracat teşviki de Dahilde İşleme Rejimi oluyor ve ihracatımızın yaklaşık %60’ı bu rejim çerçevesinde gerçekleştiriliyor.
Başta otomotiv, beyaz eşya, tekstil, kimya gibi ülke ihracatında önde gelen sektörlerde olmak üzere, rejim yaygın olarak kullanılıyor ve sektörde yer alan firmalar açısından ihracat pazarında karşılaşılan ciddi fiyat rekabetine karşı önemli avantajlar sağladığı görülüyor. Örneğin, yeterli kalitede, miktarda ve uygun fiyatta yerli girdi bulunamaması nedeniyle otomotiv sektöründe ithalat girdi kullanımı bu aşamada bir zorunluluk olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, otomotiv üretiminde Dahilde İşleme Rejimi oldukça yaygın bir şekilde uygulanıyor. Dolayısıyla, küresel rekabette kaybetmemek için Dahilde İşleme Rejimi kritik önem taşıyor.
Dahilde İşleme Rejimi nedir ve neden tercih ediliyor?
Dahilde İşleme Rejimi, ihracat yapan firmaların, ihraç ürünleri üretiminde ihtiyaç duyduğu ve ithal edilen hammadde veya girdilere gümrük muafiyeti sağlayarak ihracatı teşvik eden bir sistemdir. Bu rejim, yurt içinde temin edilemeyen, kalitesi yetersiz veya dünya fiyatlarından daha yüksek olan malzemelerin gümrük muafiyeti ile yurt dışından getirilmesine imkan tanıyor. Böylece, girdi maliyetlerini düşürerek ihracatı artırmayı, ihraç ürünlerine uluslararası piyasalarda rekabet avantajı kazandırmayı, ihraç pazarlarını genişletmeyi ve ürün çeşitliliğini artırmayı hedefliyor.
Rejimin tercih edilmesinin ana nedeni, rejim kapsamında kullanılan şartlı muafiyet sistemi çerçevesinde ithal edilen eşyalar için ithalat vergilerinin tahsilatının yapılmaması ve söz konusu vergilerin ithalat sırasında teminata bağlanması olarak belirtilebilir. Rejim ibra edildikten sonra teminatların çözümü gerçekleşiyor. Bir anlamda ihracat şartıyla ihraç edilecek ürünlerin üretimi için gerekli ham madde yurt dışından ithalat vergisi ödenmeden ithal ediliyor. Bu rejimde, geri ödeme sistemi adıyla vergiyi ithalat sırasında ödeyip rejim ibra edildikten sonra geri alınması mümkün, ancak gerek ithalatçı açısından ekonomik olarak tercih edilmemesi gerek mevzuat ve sistemsel nedenlerle bu sistemin kullanımı şartlı muafiyet sistemine kıyasla sınırlı kalıyor.
Rejimin ihracatçılara sağladığı avantajlar
Buna ek olarak, ithalat vergileri konusu oldukça önemli. Eşyaya ilişkin gümrük vergileri, ilave gümrük vergileri, ithalatta alınan katma değer vergisi (KDV) ve özel tüketim vergisi (ÖTV), kaynak kullanımı destekleme fonu (KKDF) rejim kapsamında tahsil edilmiyor ve ihracatçılar ciddi bir maliyet avantajından yararlanıyor. Rejimin tercih edilme nedenlerinde iki konu öne çıkıyor: KDV ve KKDF.
KDV, Dahilde İşleme Rejiminin ihracatçılar tarafından tercih edilmesinde önemli sebeplerinden biri olarak öne çıkıyor. KDV oranlarının artışı da ihracatçıların rejimden daha fazla yararlanmasını sağlıyor. İthalatta bir KDV ödenmediği için hem KDV ödemesi için bir nakit çıkışı yapılmıyor hem de devreden KDV pozisyonundaysanız bu tutar da artmamış oluyor. İthalatta tecil edilen KDV ihracat ile terkin edilmiş oluyor. Aksi durumda ise ödemiş olduğunuz KDV’yi iade süreciyle almaya çalışıyorsunuz. Ödediğiniz KDV’nin geri alınması, üretme, ihraç etme ve ihracattan sonra KDV iadesi başvuru hızınıza bağlı olarak belirleniyor. Hatta devreden KDV pozisyonundaysanız süre daha da belirsiz bir hal alıyor.
Bu rejimin tercih edilmesinin bir diğer nedeni ise KKDF. Dahilde İşleme Rejimden yararlananların KKDF muafiyeti oluyor ve vadeli ithalatta bu fonu ödememe hakkı elde ediliyor. Kısacası, satıcı tarafından ithalatçıya ticari ilişkiler ile sağlanan vadeli satış avantajı, rejim ile alıcı tarafından kullanılabiliyor. Finansmana erişimin maliyetli olduğu veya mümkün olmadığı durumlarda rejim sayesinde vadeli alım yapılabiliyor. Özellikle satıcıdan elde edilen vade avantajıyla yurt dışına yapılan satışla borcun ödemesi yapılabiliyor.
Yeni düzenlemeler ne getiriyor?
Dahilde İşleme Rejimine ilişkin kararda geçtiğimiz günlerde ciddi değişiklikler gerçekleşti. Yapılan değişiklikler dikkate alındığında, Ticaret Bakanlığı’nın yaklaşım değişikliği dikkat çekiyor. Bakanlık, kararda yapılan değişiklikle özellikle genel ve ticaret önlemleri bazında sektörel potansiyel risk değerlendirmesi yaparak Dahilde İşleme Rejimi kullanımında teminat oranlarını veya türünün belirlenmesine ya da şartlı muafiyet sistemi yerine geri ödeme sistemi kullanımına yönelik yetki alıyor.
Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, Dahilde İşleme Rejimi ihracat yapabilmek adına ithal edilen ham madde ya da ara malının ithalatında hesaplanan verilerin teminata bağlandığı bir sistem olarak tanımlanıyor. Herhangi bir gümrük kolaylığından yararlanmadığınız durumda, yani YYS veya OKSB belgeleriniz yoksa teminat oranınız %100 olarak tatbik ediliyor. Ancak bu belgelere sahipseniz indirimli teminat oranından yararlanarak toplam ithalat vergilerinin %10, 5 veya 1’i oranında teminat verebiliyorsunuz. Son düzenlemeyle ticaret politikası kapsamında yapılacak risk değerlendirmeleri neticesinde bu teminat oranları değişebilecek. Hatta şirketler bu teminatı banka teminat mektubu yerine nakit olarak bile vermek zorunda kalabilir. Nakit teminat vermenin ciddi bir alternatif maliyeti olması nedeniyle bu konu büyük önem taşıyor.
Ayrıca, Dahilde İşleme Rejiminde şartlı muafiyet veya geri ödeme olmak üzere iki sistem tercih edilebiliyor. Şartlı muafiyet sisteminde, ithalatta hesaplanan vergiler için teminat verilip belge kapsamında ihracat gerçekleştikten sonra teminatlar çözülüyor. Geri ödeme sisteminde ise teminatlar yerine peşin ödeme yapılıyor ve ihracat gerçekleştikten sonra bu ödeme geri alınıyor. Ekonomik koşullar nedeniyle geri ödeme sistemi tercih edilmiyor çünkü ithalat esnasında ödenen vergi ancak ihracatlar gerçekleşince geri alınabiliyor. Bu dönemde nakit tutarı geri almak adına belge süresi içinde bloke etmek fırsat maliyeti açısından çok uygun değil. Son değişiklikle şartlı muafiyet sistemi tercih edilse de Bakanlık geri ödeme sistemini belirleyebiliyor.
İhracatçılar ne yapmalı?
İhracatçı açısından oldukça önemli olan bu uygulama zaman zaman tartışma konusu oluyordu. Özellikle Orta Vadeli Program (OVP) ve kalkınma planında da katma değerli ürünlere yönelik üretimler için bu teşvikin sınırlanması belirtiliyor. Yapılan değişiklikle, bu yaklaşımlar arasında bir paralellik oluşuyor. Bu doğrultuda, Dahilde İşleme Rejiminde bir kısıtlama ya da zorlaştırma amacıyla bu yetkinin kullanılacağı anlaşılıyor. Ancak burada temel konu, düzenlemenin çok genel ifadeleri içermesi oluyor, çünkü belge kullanımına yönelik risk değerlendirmelerinin daha net ve açık olması önem taşıyor. İhracat yapacak şirketlerin geleceğe dönük kararlar alabilmeleri, maliyet ve strateji belirlemek için belgenin hangi kriterlerle, hangi teminat oranında veya hangi geri ödeme/şartlı muafiyet sisteminde alınacağını bilmeleri gerekiyor. Bu noktada ise daha detaylı bir açıklama yapılması gerekiyor.