KURGAN stratejisinin uygulamasında sahte belgenin uzun süredir devam eden yapısal bir sorun olduğu ve bu sistemin Vergi Denetim Kurulu müfettişlerinin daha katma değeri yüksek işlere odaklanabilmesi amacıyla geliştirildiği ifade ediliyor.
Yeni dönemde karşımıza çıkacak birçok denetim, kontrol ve takip aracından biri olduğu anlaşılan KURGAN’ın vergisel risk analiz sisteminden öte bir erken uyarı sistemi mahiyetinde olduğu ve temelindeki dayanağın ise mükelleflerin olası risklerden haberdar olarak gerekli tedbirleri almaları ve risk değerlendirmeleri yaparak en doğru kararı almaları olduğu belirtiliyor.
Basit bir dille KURGAN, mükelleflerin kuruluştan itibaren faaliyetlerine odaklanan, cari oran ve verilere göre parametrik hesaplama yapan işlem bazlı vergisel risk analizi sistemidir. Dolayısıyla tedarik süreçlerinde risk analizleri yapılması ve iç kontrol ve denetim süreçlerinde eksikliklerine yönelik bir farkındalık oluşturulması gibi aksiyonların mükellefler nezdinde alınması bekleniyor.
Bununla birlikte, diğer bir amacın da sahte belge kullanımına yönelik baskının hissettirilmesiyle yargı aşamasına taşınan konularda mahkemelerin eksik araştırma yapılması argümanıyla vergi inceleme raporlarına getirdiği eleştirilerin önüne geçilmesi olduğu da rehberde ifade ediliyor.
Konunun temelinin sahte belge olması sebebiyle kasıt unsuru değerlendirilmesi de süreçte gerekli bulunuyor. Kasıt unsuru belirlenirken rehberde sayılan 13 kritere yönelik çalışmalar yürütülerek müfettişlerin kanaatinin de bu verilerle şekillenmesi hedefleniyor ve bu noktada finans kurumlarının KURGAN ile imtihanı başlıyor.
Finans kurumları nezdinde önemli başlıklardan biri, sigortalıların sigorta şirketlerinden tahsil ettikleri mal ve hizmet teslimi içermeyen tazminat bedelleri için fatura düzenlenmemesi konusudur. Bilindiği üzere, sigorta şirketleri tarafından yapılan hasar ödemeleri tazminat niteliğindedir. Sigorta şirketleri Türk Ticaret Kanunu ve Sigortacılık Kanunu'na uygun olarak hareket etme ve mevzuatta tanımlanan en kısa sürede tazminatı yerine getirmekle yükümlüdür.
Dolayısıyla söz konusu ödeme neticesinde, sigorta şirketinin sigortalıdan bir mal ya da hizmet aldığını ileri sürmek mümkün değildir. Yılda yaklaşık 10 milyon adet civarında tazminat ödemesi yapıldığı, bunların çeşitli resmi makamlara raporlandığı, ödemelerin de banka aracılığıyla gerçekleştirildiği noktada, ısrarla fatura düzenlenmesi beklentisi KURGAN’dan çıkacak raporlarla birlikte değerlendirildiğinde sigorta şirketlerine nasıl bir izahat ve ispat yükü getireceğini hep birlikte göreceğiz.
Benzer durum finansal kiralama şirketleri açısından da yaşanıyor. Finansal kiralamaya konu olan malı satın alıp müşterisine finansal kiralama yapan şirketlerde, ilgili malın faturası önce finansal kiralama şirketlerine düzenlenir. Dolayısıyla gerçek bir mal teslimine ve finansal işleme dayalı bu süreç de yine KURGAN sistemine göre etkilenecektir.
Aynı zamanda Türkiye bankacılık sektöründe yaklaşık 10 binden fazla şube bulunurken, tüm şubelerin işlemleri düşünüldüğünde banka muhasebesine ulaşan tedarikçi faturalarından yine KURGAN sistemine yansıyan ve fiilen sahte belge olmadığını ispatı gerekecek yazıların ulaşacağı aşikârdır.
Gelinen noktada KURGAN denetim sürecinin otomasyonu, verilerin analiziyle raporlanması açısından şart olup, sahtecilik fiillerinin aydınlatılması ve gerçeğin ortaya koyulması amacıyla düzenlemekle birlikte finans kurumlarına ciddi bir operasyonel yük getireceği düşüncesindeyim.
*Güven Kurtar'ın Capital Dergisi için hazırladığı makaleden alınmıştır.