EY, müşteriler ve tüm paydaşlar için uzun vadeli değer yaratmalarına destek olur. Veri ve teknoloji altyapısıyla sunduğumuz hizmetlerimiz ve çözümlerimiz, denetim yoluyla güven oluşturarak müşterilerin dönüşmesine, büyümesine ve faaliyet göstermesine destek olur.
EY olarak amacımız, daha iyi bir çalışma dünyası oluşturmaktır. Sunduğumuz hizmetler ve görüşler, müşterilerimizin ve toplumun uzun vadeli değer yaratmasına ve sermaye piyasalarında güven oluşturulmasına destek olur.
2024 yılının ilk yarısında %2,3 oranında büyüyen GSYH’nin, 2025 yılının aynı döneminde %4,8’lik bir artış kaydetmesi, ekonominin dayanıklılığını ortaya koyuyor. Bununla birlikte, makroekonomik riskler, turizm sektörü için çeşitli zorluklar oluşturmaya devam ediyor.
Turizmin GSYH içindeki payı, 2024 yılının ilk yarısında %3,88 oranındayken, 2025 yılının ilk yarısında %3,51’e geriledi. Bu gelişme, sektörün büyüme hızının sınırlı kaldığına işaret ediyor.
Siyasi ve ekonomik belirsizliklerin devam etmesi, Türkiye’ye yönelik yatırımcı güveni üzerinde baskı oluşturmaya devam ederken, ülkenin başlıca turizm destinasyonlarına yönelik uluslararası talebin istikrarlı seyrettiği gözlemleniyor.
2025 yılının ilk yarısında Türkiye’nin, 25 milyon 530 bin uluslararası ziyaretçi ağırladığı ve bu oranının bir önceki yılın aynı dönemine göre %1,7’lik bir artış kaydettiği görülüyor. Ziyaretçilerin yaklaşık %57’sinin Antalya’yı, %17’sinin İstanbul’u ve %11’inin Muğla’yı tercih etmesi, turizm hareketliliğinin ağırlıklı olarak bu üç ilde yoğunlaştığını gösteriyor.
2024’te yaklaşık 62 milyondan fazla olan uluslararası ziyaretçi sayısının, 2025 yılında 65 milyona yükselmesi bekleniyor.
Arz ve talep
2025 yılının ilk yarısında turizm gelirleri 25,4 milyar ABD dolarına ulaşarak, 2024 yılının aynı dönemine göre %7,4 oranında artış gösterdi. Söz konusu artışta, kişi başına ortalama harcama düzeyindeki yükseliş temel belirleyici oldu.
Türkiye, 2024 yılında 61,1 milyar ABD doları tutarında turizm geliri elde etti. 2025 yılı için toplam gelirin %4,7 artışla 64 milyar ABD dolarına ulaşması hedefleniyor.
2025 yılının ilk yarısında günlük kişi başına ortalama harcama 996 ABD dolarına ulaşarak %5,6 oranında artış gösterdi. Bu eğilim, geçmiş yıllara kıyasla daha yüksek harcama kapasitesine sahip turist segmentlerine doğru kademeli bir geçişe işaret ediyor.
TÜIK tarafından açıklanan Haziran 2025 verilerine göre “Lokanta ve Oteller” grubunda yıllık fiyat artışı %35,59 olarak gerçekleşmiş ve hizmetler genelinde artış %50,34’e ulaşmıştır. Bu durum, Türkiye’nin fiyat seviyelerinin uluslararası standartlara yaklaştığını ve destinasyon olarak daha rekabetçi bir konuma doğru ilerlediğini gösteriyor.
Yine son yıllarda Akdeniz bölgesi, uluslararası lüks otel ve konaklama markalarının gelmesiyle önemli bir destinasyon haline geldi. Almanya, Rusya ve diğer Avrupa ülkeleri, 2025’in ilk yarısında da Türkiye’nin başlıca kaynak pazarları olarak öne çıkıyor, bu durum ülkenin geleneksel turizm pazarlarındaki sürekliliğini ortaya koyuyor.
Turizm gelirlerinde görülen %7,4 oranındaki artışa karşılık, otel sayısındaki %1,7’lik artış, otel işletmecileri arasında rekabeti artırarak farklılaşma stratejilerinin önemini yükseltiyor.
Otel yatırım pazarı
Yatırımcı ilgisi, Antalya ve Muğla gibi kıyı destinasyonlarında ve İstanbul gibi kentsel merkezlerde yoğunlaşmaya devam ediyor. Bu eğilim, süregelen seyahat talebinin yanı sıra MICE (Kongre turizmi) segmentindeki toparlanmanın etkisiyle destekleniyor.
İstanbul ve Antalya, 130 otel projesi (19.038 oda) ile yeni yatırımların merkezi konumunda. İstanbul’da ise tek başına 49 proje ve 7.903 oda planlanıyor.
Türkiye genelinde Temmuz 2025 itibarıyla otel sayısı artarken, toplam oda ve yatak kapasitesinde sınırlı bir düşüş olduğu görülüyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’deki işletme belgeli otellerin doluluk oranı, 2025 yılı haziran ayı itibarıyla, 2024’ün aynı dönemine göre 4,12 puan azalarak %61,95’ten %57,83’e geriledi. 2025 yılı haziran ayı itibarıyla doluluk oranları Antalya’da %84,35, İstanbul’da %49,54 ve Muğla’da ise %65,61 olarak gerçekleşti.
Şubat 2025 itibarıyla geçtiğimiz 12 ay süresinde RevPAR’da (Revenue per Available Room) Türkiye’de %20, İstanbul’da ise %25’lik artış görüldü; bu artışın büyük ölçüde enflasyon ve döviz kuru kaynaklı olduğu söylenebilir.
Lüks ve üst segment resort varlıkları, kişi başına harcamadaki artışın da desteğiyle uluslararası yatırımcılar açısından cazibesini koruyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yayınlandığı il bazlı tesislerin toplam ziyaretçi verilerine göre, 2025 yılı ilk yarısında geçen senenin aynı dönemine kıyasla Nevşehir’de %60, Mardin’de %51, Çanakkale’de %23 ve Trabzon’da %17 oranında artış yaşanırken, Antalya’da %9 oranında düşüş kaydedildi. Bu eğilim, Türkiye’ye gelen ziyaretçilerin deniz-kum-güneş turizmi ile birlikte kültürel miras, tarih ve yerel deneyimlere dayalı seyahatlere de yöneldiğini gösteriyor.
Sürdürülebilirlik ve ESG standartları yatırım kararlarını giderek daha fazla şekillendirirken; enerji verimliliği ve yeşil sertifikasyonlar, yatırımcı ilgisini çeken önemli farklılaştırıcı unsurlar haline geliyor.
Yüksek inşaat maliyetleri nedeniyle yenileme projeleri temel yatırım stratejisi haline geliyor.
Finansman faaliyetleri
Güçlü turizm gelirleri, sektörde nakit akışı istikrarını ve borç ödeme kapasitesini destekleyerek kredi dinamiklerini güçlendiriyor.
Bununla birlikte, yüksek küresel faiz oranları ve kalıcı kur oynaklığı, yeni geliştirilen projeler için geleneksel borç finansmanının erişilebilirliğini sınırlandırıyor.
Yerel bankaların, mevcut varlıkların renovasyon ve yenileme projelerine finansman sağlamayı, yeni otel geliştirme projelerine göre daha fazla tercih etmesi, artan inşaat maliyetleri ile birlikte yeni projeleri daha maliyetli hale getiriyor.
Artan işletme maliyetleri, özellikle işçilik ve enerji giderleri ile birlikte, yüksek enflasyonun etkisi altında turizm sektöründeki kar marjlarını baskılıyor.
Yatırımcılar giderek daha fazla alternatif finansman modellerine yöneliyor; özellikle ortak girişimler, özel sermaye fonları ve gelir paylaşımı anlaşmaları öne çıkıyor.
Yabancı turistlere yönelik tatil bölgelerinde işletmeler, döviz kuru riskini azaltmak için döviz üzerinden fiyatlama yaparak, kur sabitleme gibi yöntemlerle gelirlerini güvence altına alıyor.
Turizm ve konaklama sektörüne ilişkin öne çıkan başlıklar – 2025 Y1