Yeni dijital dünyada, veri merkezleri küresel ve Türkiye ölçeğinde yıllık %10 büyüme oranıyla öncü oyuncular için stratejik yatırım alanlarından biri haline geliyor. Hiper ölçekleyicilerin varlığın artışı ve yüksek performanslı bilişim (HPC) çözümleri (özellikle yapay zekâ tabanlı çözümler) bu büyümenin temel itici güçleri olarak öne çıkarken; sürdürülebilirlik yalnızca çevresel bir kriter değil, aynı zamanda rekabet avantajı için zorunlu bir unsur olarak konumlanıyor.
Türkiye’de veri merkezi pazarı küresel eğilimlerle paralel şekilde büyürken, yerel dinamiklerin etkisiyle de şekilleniyor. Bilişim teknolojilerinde dış kaynak kullanımı, artan veri tüketimi, bölgesel ağ altyapısının gelişimi ve veri egemenliği gibi faktörler, yerel ivmeyi destekleyen başlıca unsurlar arasında yer alıyor.
Yapay zekânın etkisi ise sadece teknik değil, yapısal bir dönüşümü tetikliyor: tesis mimarisinden enerji altyapısına, müşteri beklentilerinden regülasyonlara kadar uzanan çok boyutlu bir değişim söz konusu.
Bu dönüşüm yalnızca altyapı yatırımlarını değil; ekosistemdeki tüm paydaşların karar alma süreçlerini de yeniden şekillendiriyor. Yatırım iklimi hızla evrilirken, her aktör kendi rolü doğrultusunda şu temel sorularla karşı karşıya kalıyor:
- Ne büyüklükte bir talep bekleniyor?
- Pazarda ne kadar arz oluşacak?
- Arz/talep dengesine cevap verecek nasıl bir kapasite ihtiyacı doğacak?
- Veri merkezleri gelecekteki gereksinimlere cevap verebilecek mi?
- Hangi regülasyonlara uyulmalı? Ne gibi teşvikler bulunuyor?
- Pazara yeni giren oyuncular nasıl bir konumlandırma ve ayrıştırıcı yetkinliklere sahip olmalı?