Günümüzün en büyük küresel sorunlarından biri haline gelen iklim değişikliği, sadece çevresel yönüyle değil, sosyal, ekonomik ve politik boyutlarıyla da tüm dünya için önemli bir tehdit olarak görülüyor. Uluslararası anlaşmalardan yerel eylem planlarına kadar geniş bir yelpazede geliştirilen stratejiler, bilim insanları başta olmak üzere tüm paydaşların sorumluluk almasını gerekli kılıyor. Bu çerçevede, Türkiye’nin ilk İklim Kanunu, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik kolektif bir iradenin somut göstergesi olarak değerlendiriliyor. Kanunun yasama sürecine sunulmuş olması, iklim krizine karşı proaktif bir tutumun ve uzun vadeli dönüşüm hedeflerinin kurumlaşması açısından da kritik bir eşik oluşturuyor.
İklim değişikliği ve küresel sorunlar
Ülkelerin iklim değişikliği ile mücadelede yasal ve kurumsal düzenlemeler geliştirmesi oldukça kritik bir önem taşıyor. Bu çerçevede Türkiye’de de ciddi çalışmalar yürütülüyor. Bu kapsamda, Temmuz 2025 tarihinde TBMM’de kabul edilen İklim Kanunu, iklim değişikliği ile mücadelede yönetişimin genel çerçevesinin çizilmesi, yeşil dönüşüm için kurumlar arası görev paylaşımının esaslarının geliştirilmesi, emisyon azaltımının en önemli araçlarından biri olan ETS için usul ve esasların belirlenmesinde yol gösterici olması nedeniyle bir dönüm noktasıdır. Bu kanun kapsamında, sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum sağlanması ve sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi için bir yol haritası sunuluyor. Kanun, ekonominin ve kritik sektörlerin iklim krizinden en az düzeyde etkilenmesini sağlamak için çeşitli düzenlemeler içeriyor. Kanun ayrıca, yerel ve ulusal eylem planlarının oluşturulması, yeşil teknolojilerin teşvik edilmesi ve eğitim müfredatındaki iklim odağının daha da artırılması gibi adımlar içeriyor.
Kanunun temel ilkeleri arasında; eşitlik, iklim adaleti, ihtiyatlılık, katılım, entegrasyon, sürdürülebilirlik, şeffaflık, adil geçiş ve ilerleme yaklaşımları yer alıyor. Bu ilkeler doğrultusunda, kamu kurumları, özel sektör ve bireyler için bağlayıcı yükümlülükler getirilerek, iklim değişikliği ile mücadelede etkinliğin artırılması hedefleniyor.
Düzenleme ile birlikte özellikle sanayi, tarım, ulaşım ve enerji gibi yüksek emisyonlu sektörlerde daha temiz ve verimli üretim süreçlerinin yasal güvence altına alınması hedefleniyor.
İklim Kanunu’nun bir diğer önemli unsuru, Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerine uyum sağlamasına katkıda bulunması olarak dikkat çekiyor. Paris Anlaşması kapsamında belirlenen 2053 net sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda, Türkiye’nin düşük karbonlu ekonomiye geçiş sürecini desteklemek ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması gibi uluslararası düzenlemelere entegrasyonunu kolaylaştırmak amaçlanıyor.
Bu doğrultuda, Türkiye Yeşil Taksonomisi’nin oluşturulması ve karbon fiyatlandırma mekanizmalarının hayata geçirilmesi gibi yenilikçi düzenlemeler gündemde yer alıyor.
İklim Kanunu, aynı zamanda sosyal ve ekonomik faydalar sağlamayı da hedefliyor. Yeşil istihdamın artırılması, yenilenebilir enerji yatırımlarının teşvik edilmesi ve karbon ayak izinin azaltılması gibi adımlarla da ekonomik büyümenin çevresel sürdürülebilirlikle uyumlu hale getirilmesi amaçlanıyor. Bu yeşil dönüşüm süreci sayesinde toplumsal farkındalığın artması bireylerin ve işletmelerin çevre dostu uygulamaları benimsemelerinin teşvik edilmesi amaçlanıyor.
Sonuç olarak, Türkiye’nin ilk İklim Kanunu’nun, sunduğu kapsamlı yasal çerçeveyle sadece çevresel faydalar sağlamakla kalmayıp, ekonomik ve toplumsal dönüşümü de destekleyerek, iklim değişikliği ile mücadele de önemli bir dönüm noktası olacağı görülüyor.
İklim Kanunu’nun temel hükümleri
Meclis’te teklife sunulan İklim Kanunu ile sera gazı emisyonlarını azaltma, çevresel sürdürülebilirlik sağlama ve iklim değişikliğine karşı adaptasyonu artırma gibi konularda atılacak somut adımlar yer alıyor. Kanunda bahsi geçen temel hükümler şu şekilde özetleniyor:
- İklim Değişikliği Başkanlığı’nın Rolü: Kanunda, iklim politikalarının hayata geçirilmesinde İklim Değişikliği Başkanlığı’nın merkezi rolü güçleniyor. Başkanlık; Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) kurulması ve işletilmesi, ulusal tahsisat planlarının hazırlanması, emisyonların izlenip raporlanması, karbon kredilendirme ve denkleştirme sistemlerinin geliştirilmesi gibi kritik süreçleri yönetecek. Ayrıca Türkiye Yeşil Taksonomisi ve iklim finansmanı mekanizmalarıyla yatırımların yönlendirilmesi, kurumlar arası koordinasyonun sağlanması ve uluslararası karbon piyasalarıyla iş birliğinin yürütülmesi de Başkanlığın sorumlulukları arasında. Bu bağlamda Başkanlık, hem ulusal ETS’nin düzenli yürütülmesini hem de yeşil dönüşüm sürecine duyulan güvenin korunmasını sağlayan kilit bir rol üstleniyor.
- Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması: Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda, ekonomik sektörler ve kritik alanlar üzerinde emisyon azaltım çalışmalarına hız verilecek. Bu çerçevede, her sektör için belirlenen emisyon hedefleri, Ulusal Katkı Beyanı’na dayalı sayısal hedeflerle izlenecek. Ulusal Katkı Beyanında sektörel bazda belirtilen sera gazı emisyonlarının azaltımı faaliyetleri, ilgili kurum ve kuruluşlara mevzuatla verilen görev ve sorumluluklar dahilinde gerçekleştirilecek.
- Emisyon Ticaret Sistemi (ETS): İklim Kanunu, Türkiye’de ulusal Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) için temel çerçeveyi oluşturuyor. Sistemin kurulması, ulusal tahsisat planının hazırlanması ve tahsisatların dağıtımı İklim Değişikliği Başkanlığı’nın sorumluluğunda. Karbon Piyasası Kurulu, bu planı onaylayarak ücretsiz tahsisatların, satış miktarlarının ve denkleştirme oranlarının nasıl olacağını belirleyecek. Piyasanın işletimi ve kayıt sistemi ise EPİAŞ tarafından yürütülecek. Kanunda ayrıca, ETS kapsamındaki işletmeler için emisyon izni alma zorunluluğu, doğrulanmış emisyona eşdeğer tahsisat teslimi, ücretsiz tahsisatta tarihsel veriler veya kıyas yöntemlerinin dikkate alınması, ulusal karbon kredilendirme ve denkleştirme sistemi gibi önemli hükümler de yer alıyor.
Kanun, ETS’nin kademeli olarak uygulanmasını ve sanayinin bu süreçte öngörülebilir kurallarla uyum sağlamasını öngörüyor. - Emisyon Ticaret Sistemi (ETS): ETS gelirlerinin yeşil dönüşüm ve adil geçişe yönlendirilmesi politika tutarlılığını artırırken, veri ve piyasa bütünlüğüne yönelik hükümler Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefi ve SKDM gibi dış düzenlemelerle uyumunu kolaylaştırıyor. Kanunda uygulama takvimi de net: Yürürlükten itibaren pilot ETS dönemi başlatılacak, işletmeler üç yıl içinde emisyon izni almakla yükümlü olacak; bu süre gerektiğinde iki yıla kadar uzatılabilecek. Pilot dönemde cezaların indirimli uygulanması, geçiş sürecinde uyumu destekleyecek.
- Yeşil Taksonomi ve Yeşil Yatırımlar: Türkiye, yeşil yatırımların artmasını teşvik etmek amacıyla Türkiye Yeşil Taksonomisi’ni oluşturacak. Bu sistem, yeşil yatırımların tanımlanmasına yönelik kriterler belirleyecek ve finansal kuruluşları bu yatırımları desteklemeye yönlendirecek. Yeşil finansman mekanizmalarının güçlendirilmesiyle, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve temiz teknolojilere yönelik yatırımların artması sağlanacak.
- Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM): Türkiye, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile ilgili uluslararası düzenlemelere uyum sağlayacak ve bu sistemin ticaret politikalarıyla entegrasyonunu artıracak. Türkiye Gümrük Bölgesi’ne ithal edilen malların karbon ayak izi ölçülecek, SKDM’ye ilişkin raporlama, kapsam, içerik, usul ve esaslar ise ilgili bakanlıklarla koordineli olarak Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenecek.
- İklim Değişikliği İl Koordinasyon Kurulları: Türkiye’de her ilin vali başkanlığında İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu kurulacak. Bu kurullar ilgili kurum ve kuruluşların temsilcileri ve yerel yönetimlerin temsilcilerinden oluşacak. Bu kapsamda, en geç 31 Aralık 2027 tarihine kadar Yerel İklim Değişikliği Eylem planları hazırlanacak, gerekirse bakanlık tarafından bu süre bir yıl daha uzatılabilecek.
- Cezai Yaptırımlar: Ozon tabakasını incelten maddeleri kullanan, ithal eden, ticaretini yapan ve piyasaya arz edenlere 2,5 milyon lira, bu maddeleri içeren ürünlere veya ekipmana bakım, onarım ve servis amaçlı hizmet veren gerçek ve tüzel kişilere 250 bin lira, bu maddeleri içeren ürünlerin veya ekipmanın etiketlenmesi hükümlerine uymayanlara 120 bin lira idari para cezası verilecek. Sera gazı emisyonlarının takibine ilişkin yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak doğrulanmış sera gazı emisyonu raporunu süresi içerisinde sunmayanlara, 500 bin liradan 5 milyon liraya kadar idari para cezası uygulanacak.
- Temiz Teknolojilerin Yaygınlaştırılması: İklim değişikliği ile mücadelede temiz teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanılması öncelikli hedef olarak belirleniyor. Karbon yakalama, hidrojen teknolojisi gibi alanlar ön plana çıkacak, ilgili kurumlarla iş birliği yapılacak ve teknolojilerin yaygın kullanımı sağlanacak.
Sonuç olarak, İklim Kanunu Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde ulusal ölçekte bir dönüşümü hedefliyor. Kanun yalnızca çevresel sürdürülebilirliği güvence altına almakla kalmıyor, aynı zamanda ekonomik büyüme fırsatları yaratmayı ve Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerle uyumunu da amaçlıyor. Bu hedeflere ulaşabilmek için uygulama aşamasında bilgi, veri ve analize dayalı bir yaklaşım gerekiyor. Emisyon Ticaret Sistemi, vergi ve karbon fiyatı gibi finansal mekanizmaların şeffaf ve öngörülebilir şekilde tasarlanması ve karar alıcılar ile paydaşların katılımıyla şekillendirilmesi kritik önem taşıyor. Bunun yanında üst düzey sahiplenme, kurumlar arası iş birliği, yenilikçi finansal araçlar ve Ar-Ge destekleri, sosyal kırılganlıkların önlenmesi açısından vazgeçilmez hale geliyor. Küçük ölçekli denemelerle etkilerin test edilmesi, ülke koşullarına uygun yöntemlerin geliştirilmesi ve uzun vadeli bir vizyonla adım adım ilerlenmesi ise 2053 net sıfır hedefi için temel yapı taşlarını oluşturuyor.