8 Kas 2021
Türk ve ABD İlaç Endüstrileri Arasında Fırsat ve Ortaklıklar Yaratabilecek Üç Kavram Önerisi

Türk ve ABD İlaç Endüstrileri Arasında Fırsat ve Ortaklıklar Yaratabilecek Üç Kavram Önerisi

EY Türkiye

EY bağımsız denetim, vergi, strateji, kurumsal finansman ve danışmanlık hizmetlerinde bir dünya lideridir.

8 Kas 2021
İlgili konu başlığı Sağlık Yaşam Bilimleri

Türk ve ABD İlaç Endüstrileri Arasında Fırsat ve Ortaklıklar Yaratabilecek Üç Kavram Önerisi

Küresel bir profile sahip

Bilimsel yeniliğin sınır tanımayacak şekilde her coğrafyada üretilebileceği ve daha da önemlisi üretilen ilaçların yararlarının tüm dünyadaki hastaların tedavilerinde kullanılması itibari ile ilaç endüstrisi küresel bir profile sahip. Türkiye ve ABD arasındaki sağlık ve ilaç iş ortaklığını bu bağlamda anlamak ve değerlendirmek gerekiyor.

Erken ulaşım açısından önemli

Yenilikçi teknolojik altyapının ve yatırım sermayesinin büyük oranda ABD kökenli olduğu gerçeğinden yola çıkarak Türkiye’nin yalnızca ilaç endüstrisi değer zincirinde bir “pazar” olmasının ötesinde kendisine uzun vadeli ve sürdürülebilir bir duruş yaratması kritik önem taşıyor. Ayrıca, bu konumun yaratılması hem Türkiye’deki bilim ve profesyonel iş ortamının gelişmesi hem de Türk insanının yenilikçi ilaçlara ve çözümlere daha erken ulaşımı açısından da önemli.

Üç olası öneri

Bu bağlamda bakıldığında Türk ve ABD sağlık ve ilaç sanayi ilişkilerinin işlemsel olmanın ötesinde daha entegre olmasını hedeflemek gerekiyor. Her iki ülkenin de ortak kazanımlı bir sonuca ulaşması önceliklendirildiğinde aşağıdaki üç olası öneriyi burada özetlemekte yarar görüyoruz.

  1. Bu çözüm yollarından bir tanesi nadir hastalıkların tedavisine odaklanmak olabilir. Dünyada yaklaşık 7000 nadir hastalık olmasına karşın bunun aşağı yukarı yüzde 10’unun bir tedavi seçeneği bulunuyor. Nadir hastalıkların genelde akrabalar arası evliliklerden kaynaklanmasından dolayı Türkiye’de nadir hastalıklara daha sıkça rastlanıyor ve bu durumdan muzdarip 5 milyon kişinin olduğu tahmin ediliyor1.  Bu durumda ABD kökenli araştırma firmaları ile Türk tıbbi akademik ve klinik çevreleri herkesin olumlu sonuçlar elde edebileceği ortaklıkları değerlendirebilirler.

    Daha hızlı hasta bulabileceklerinden dolayı, ABD kökenli araştırma firmalarının Faz II ve Faz III çalışmalarını Türkiye’ye taşımaları Türk bilim çevresinin randomize, kontrollü ve prospektif çalışmalarla deneyim kazanarak gelişme kaydetmesi için bir vesile olabilir.

  2. Bu ortaklık neticesinde ABD kökenli firmalar hızla nadir hastalıklardan muzdarip popülasyona ulaşım sağlarlarken, Türk araştırmacıları ve hekimleri de bu ortaklıktan kazanacakları fikri mülkiyet zenginleştirmesi ile kendilerini başka klinik alanlarda ilerletebilecek teknikleri kazanabileceklerdir.

    İkinci bir karşılıklı kazanım yaratabilecek ortaklık kavramı da ABD kökenli firmaların Türkiye odaklı bölgesel bir organizasyona gitmelerini teşvik vermektir.  Her ne kadar bu oluşum tamamen yeni olmasa da son yıllarda bu bölgesel merkezlerin Arabistan yarımadasındaki düşük vergili coğrafyalara kaydığını gözlemliyoruz.  Türkiye’nin yeniden bir bölgesel merkez olarak konumlandırılması herkes açısından yararlı olacaktır.

    Türkiye’nin eğitimli iş gücü ve uygun coğrafi konumu sonucu ABD kökenli firmaların Türkiye’yi bölgesel merkez olarak kullanmaları hem Türk insanının uluslararası profesyonel işgücü kabiliyetleri kazanması hem de yaratılabilecek ek istihdam açısından katkı değer oluşturacak bir oluşumdur. Buna yurtdışından gelecek yöneticilerin yaratacağı yeni ekonomik güdüyü de eklersek, bu konunun önemi daha da artacaktır.

  3. Üçüncü ve son olarak önerilebilecek bir kavram ise Türkiye’nin ilaç ödemeleri konusunda deneyebileceği yenilikçi bir yaklaşım olabilir. Bugün büyük oranda iskonto edilmiş bir fiyatlama ve ödeme sisteminden dolayı, küresel firmalar yeni ürün sunumlarını önceliklendirirken Türkiye’yi arka sıralarda bırakıyorlar. Bu da Türk insanın yenilikçi ürünlere ulaşımını geciktiriyor.

    Sonuç odaklı bir ödeme sistemi yapısını değerlendirerek bu konuda bir pilot çalışma yapılabilir. Türk sağlık verilerinin dijitalleştirilmesi ve merkezileştirilmiş olması bu yaklaşıma olumlu bir dijital platform oluşturacaktır. Devletin, mevcut ilaç ve tedavilerin klinik değil gerçek dünyadaki sonuçlarını görerek bu şekilde yenilikçi ilaçlara yol açması ve ödemeleri sonuç alındığı kadarıyla gerçekleştirmesi Türkiye’yi öncelikli bir pazar haline getirecektir.  Buna bağlı olarak dijital sağlık verilerini etkin bir şekilde kullanmasından dolayı da başka çokuluslu firmalar da Türkiye’ye yatırımlarını artıracaklardır.

Sonuç olarak, Türkiye ve ABD arasındaki ilaç ve sağlık konusundaki iş birliğinin işlemsel olmaktan uzun vadeli ortaklıklar ve dayanışmalara dönüşmesi herkes için yararlı bir bilim iş birliği ve iş ortamı yaratacaktır.

1 Analysis of patient access to orphan drugs in Turkey | Orphanet Journal of Rare Diseases | Full Text (biomedcentral.com)


Arda Ural
ABD, Kanada, Latin Amerika Sağlık ve Yaşam Bilimleri Pazarlar Lideri 

Özet

Türk ve ABD sağlık ve ilaç sanayi ilişkilerinin işlemsel olmanın ötesinde daha entegre olmasını hedeflemek gerekiyor. Her iki ülkenin de ortak kazanımlı bir sonuca ulaşması önceliklendirildiğinde üç olası öneriyi burada özetlemekte yarar görüyoruz.
  • Bu çözüm yollarından bir tanesi nadir hastalıkların tedavisine odaklanmak olabilir. 
  • İkinci bir karşılıklı kazanım yaratabilecek ortaklık kavramı da ABD kökenli firmaların Türkiye odaklı bölgesel bir organizasyona gitmelerini teşvik vermektir.  
  • Üçüncü ve son olarak önerilebilecek bir kavram ise Türkiye’nin ilaç ödemeleri konusunda deneyebileceği yenilikçi bir yaklaşım olabilir.