Sosyal Güvenlik ve İş Mevzuatı Hizmetlerine ait makale banner görseli

Çalışma Hayatında Gündem | Şubat

      Vergi Hizmetleri > Sosyal Güvenlikte Gündem > Makaleler > Vergide Gündem makaleleri > 2021 > Şubat
Dr. Hakkı Demirci profil fotoğrafı.

Dr. Hakkı Demirci

Direktör

Sosyal Güvenlik ve İş Mevzuatı Hizmetleri

    Değerli okurlarımız; geçtiğimiz ocak ayı içerisinde iş ve sosyal güvenlik alanında yaşanan gelişmelere baktığımızda; değişen asgari ücretle birlikte SGK tarafından alınan primler ve sağlanan ödenekler dahil pek çok parametre değişmiştir. Borçlu, Bağ-Kur ve GSS sigortalılarına yıl sonuna kadar kamu hastanelerinden sağlık hizmeti alma hakkı tanınmıştır. Pandemi nedeniyle verilen nakdi ücret, ilave istihdam ve istihdama dönüş teşvik ve destek tutarları %21,56 oranında arttırıldı. 7256 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanun’a eklenen geçici 27 ve 28’inci maddelere İlişkin GİB Duyurusu yayımlanmış, teşvikler MUHSGK’ya eklenmiştir.

    Bunlar dışında genel olarak mağduriyetlere yol açtığı tarafımızca tespit edilen “Kimlik Bildirme Kanunu ve İşverenlerin Çalışanlarıyla İlgili Bildirim Yükümlülüğü” ve “bedelli askerlik nedeniyle işten ayrılanlara kıdem tazminatı ödenip ödenmeyeceği” konuları bu sayımızda detaylıca incelenmiş ve Yargı Kararı paylaşılmıştır.

    1. Borçlu, Bağ-Kur ve 60-G kapsamındaki sigortalılar GSS’den 31.12.2021 tarihine kadar faydalanabilecek

    23.01.2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 3432 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile;

    • İkametgahı Türkiye’ de bulunan 5510 sayılı kanunun 4-1/b kapsamındaki Bağ-Kur sigortalıları ile bakmakla yükümlü oldukları kişiler,

    • İkametgahı Türkiye’ de bulunan 5510/60’ıncı maddenin 1’inci fıkrasının (g) bendi kapsamındaki genel sağlık sigortalıları ile bakmakla yükümlü oldukları kişiler (60 günden fazla prim borçları olsa dahi), Sağlık Bakanlığına ait sağlık tesisleri ile Devlet üniversitelerinin sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinde (üniversite hastaneleri) sunulan sağlık hizmetlerinden 31.12.2021 tarihi sonuna kadar yararlanabileceklerdir.

    2. Pandemi nedeniyle verilen nakdi ücret, ilave istihdam ve istihdama dönüş teşvik ve destek tutarları %21,56 oranında arttırıldı.

    13.01.2021 tarihli Resmî Gazete’de yer alan 3423 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 2021/Ocak ayından geçerli olmak üzere; 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanun’un;

    • Geçici 24. maddesinde yer alan pandemi ücretsiz izne bağlı nakdi ücret desteği tutarı günlük 39,24 TL’den 47,70 TL’ye,

    • Geçici 27/1 ve 28/1.maddelerde yer alan istihdama dönüş ve ilave istihdam teşvik tutarları günlük 44,15 TL’den 53,67 TL’ye (17256-27256 Kanun Nolu teşvik tutarı),

    • Geçici 27/2 ve 28/2.maddelerde yer alan “Bu madde kapsamında işe başlatılıp 4857 sayılı Kanunun geçici 10’uncu maddesi uyarınca işveren tarafından ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan sigortalılara” ödenen günlük 39,24 TL tutar 47,70 TL’ye (7256 kapsamında ödenen NÜD).

    • Geçici 27/3. maddede yer alan istihdama dönüş kapsamında işe başlatılmayan işçilere ödenen geçici işgücü destek tutarı ise günlük 34,34 TL’den 41,74 TL’ye yükseltilmiştir.

    3. 2021 yılında geçerli olacak yeni kıdem tazminatı tavanı belirlendi.

    Kıdem tazminatı, yasada belirtilen asgari bir çalışa süresini dolduran işçinin iş akdinin yine yasada sayılan nedenlerden biriyle son bulması halinde işçiye (veya mirasçılarına) kıdemi ve ücreti dikkate alınarak işverence ödenmesi gereken bir meblağ olarak tanımlanabilir.

    Kıdem tazminatı hesabında dikkate alınacak kriterler

    Kıdem tazminatı işçinin son brüt ücreti üzerinden hesaplanır. O halde kıdem tazminatı kişinin fiilen eline geçen ücret üzerinden değil; sigorta primi, vergi, sendika aidatı gibi kesintiler yapılmaksızın gerçekleşen son brüt ücret göz önünde tutularak hesaplanmaktadır.

    Ancak İş Kanunu’nun 14. maddesinin 13. fıkrası ile kıdem tazminatına bir tavan getirilmiştir. Madde hükmüne göre, “Ancak, toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanunu’na tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez”. Buna göre tazminatın bir yıllık miktarı en yüksek devlet memuruna ödenen ikramiyenin bir yıla düşen miktarını geçemeyecektir. İş kanunda yer alan kıdem tazminatı tavanına ilişkin bu tutar da mutlak emredicidir.

    Yeni kıdem tazminatı tavanı, Hazine ve Maliye Bakanlığı Kamu Mali Yönetim ve Dönüşüm Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan Mali ve Sosyal Haklar konulu Sıra No:1 Genelgesi ile duyurulmuştur.

    2021 yılı kıdem tazminatı tavanı

    Söz konusu Genelge’ ye göre 01.01.2021 tarihinden sonra işçilere ödenecek kıdem tazminatının yıllık tavanı 7.638,96 TL olarak belirlenmiştir. Dolayısı ile bir yıllık hesaplanan kıdem tazminatı tutarı bu tutarı bu rakamın üzerinde olmayacaktır.

    4. 7256 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanun’a eklenen geçici 27 ve 28’inci maddelere İlişkin GİB duyurusu

    Bilindiği üzere 17.11.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7256 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemelerden bir tanesi de 17256 ve 27256 Kanun no’lu yeni istihdam teşvikleridir. Konuya ilişkin olarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 01.01.2021 tarihli bir duyuru yayımlanmıştır.

    Duyuru ile;

    7256 sayılı Kanun ile 4447 Sayılı Kanun’a eklenen geçici 27 ve 28’inci maddelere istinaden Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamelerinde SGK bildirimleri bölümlerine Aralık/2020 dönemi beyannamelerinden itibaren uygulanmak üzere 17256 ve 27256 kanun numaraları eklendiği belirtilmiştir. Bunun dışında duyuru ekinde SGK İstihdam Teşvikleri Dairesinin iki açıklamasına yer verilmiştir:

    a- 4447 sayılı Kanun’un geçici 27’nci maddesinde yer alan prim desteği - 17256 Kanun numaralı belge işlemleri

    • MUHSGK sisteminden 17256 Kanun numaralı belge onayı aşamasında “koşullara uygun sigortalı bulunamadı, sigortalılarınızı kontrol ediniz” uyarı mesajı ile karşılaşılması durumunda, https://uyg.sgk.gov.tr/ IsverenSistemi adresi üzerinden erişilecek “İşveren Sistemi / Teşvikler ve Tanımlar / 4447-Geçici 27.madde listeleme” menüsü vasıtasıyla, sigortalıların belge verilen dönem için 17256 kanun numarasından tanımlama kaydının bulunup bulunmadığının kontrol edilmesi, hata sebebinin anlaşılmasında işverenlerimize yol gösterecektir.

    • 17256 Kanun numarası ile yapılacak bildirimlerde, destek karşılığı indirim tutarı (sigortalının prim ödeme gün sayısının 44,15 TL ile çarpımı sonucu bulunacak tutar) tahakkuk fişinde gösterilmeyecek olup, tahakkuk fişinde "indirim emanette gösterilmiştir" açıklama mesajı görüntülenecektir.

    • 17256 Kanun numaralı belge karşılığı indirim tutarı, 17256 Kanun numaralı muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin onaylanmasının ardından ilgili ayın sonuna kadar Kurumumuzca işverenlerimizin iş yeri emanet hesaplarında gösterilmesi sağlanacak ve borca mahsup yoluyla işlem gerçekleştirilecektir.

    b- 4447 sayılı kanunun geçici 28 inci maddesinde yer alan prim desteği - 27256 kanun numaralı belge işlemleri

    • Söz konusu prim desteğinden yararlanılması için tanımlaması yapılan sigortalı/sigortalılar için 2020/12. ay/dönemi itibarıyla ve tanımlama yapılan dönemlerle sınırlı kalmak kaydıyla MUHSGK sisteminden 27256 kanun numaralı muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin verilmesi mümkün bulunmaktadır.

    • MUHSGK sisteminden 27256 kanun numaralı belge onayı aşamasında “koşullara uygun sigortalı bulunamadı, sigortalılarınızı kontrol ediniz” uyarı mesajı ile karşılaşılması durumunda, https://uyg.sgk.gov.tr/ IsverenSistemi adresi üzerinden erişilecek “İşveren Sistemi / Teşvikler ve Tanımlar / 4447-Geçici 28.madde listeleme” menüsü vasıtasıyla, sigortalıların belge verilen dönem için 27256 kanun numarasından tanımlama kaydının bulunup bulunmadığının kontrol edilmesi, hata sebebinin anlaşılmasında işverenlerimize yol gösterecektir.

    • 27256 Kanun numarası ile yapılacak bildirimlerde, destek karşılığı indirim tutarı (sigortalının prim ödeme gün sayısının 44,15 TL ile çarpımı sonucu bulunacak tutar) tahakkuk fişinde gösterilmeyecek olup, tahakkuk fişinde "indirim emanette gösterilmiştir" açıklama mesajı görüntülenecektir.

    • 27256 Kanun numaralı belge karşılığı indirim tutarı, 27256 Kanun numaralı muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin onaylanmasının ardından ilgili ayın sonuna kadar Kurumumuzca işverenlerimizin iş yeri emanet hesaplarında gösterilmesi sağlanacak ve borca mahsup yoluyla işlem gerçekleştirilecektir.

    5. Kimlik Bildirme Kanunu ve işverenlerin çalışanlarıyla ilgili bildirim yükümlülüğü

    1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu kapsamındaki işyerlerinin sorumlu işleticileri çalışanlarının kimliklerini tespit etmek ve Kimlik Bildirme Belgesi doldurarak kolluk kuvvetlerine üç gün içerisinde bildirmek zorundadır.

    Kanun’un ikinci maddesinde sayılan (Otel, motel, han, pansiyon, bekar odaları, günübirlik kiralanan evler, kamp, kamping, tatil köyü ve benzeri her türlü, özel veya resmi konaklama yerleri ile özel sağlık müesseseleri, dinlenme ve huzur evleri, dini ve hayır kurumları) tesislerin sorumlu işleticileri çalıştırdıkları kimseleri ve bunların ayrılışlarını, örneğine uygun kimlik bildirme belgesi doldurarak, 24 saat içinde bağlı oldukları en yakın kolluk örgütüne bildirmek zorundadırlar.

    Kanun’un 6’ncı maddesinde ise;

    Madde 6 – Şehir, kasaba ve köy sınırları içindeki;

    a) (Mülga: 25/4/2006 – 5490/71 md.)

    b) Bu Kanunun ikinci maddesinde sayılanlar dışında kalan her çeşit ticaret ve sanat amacı güden iş yerlerinde çalışanlar ve buralarda her türlü barındırmalar için iş yerlerinin sorumlu işleticisi;

    c) Öğrenci yurtları ve benzeri yerlerde çalışanlar ile bu yerlerde kalmakta olan öğrenciler için o yerin sorumlu işleticisi;

    tarafından örneğine uygun kimlik belgesi doldurularak üç gün içinde genel kolluk örgütüne verilmesi zorunludur.

    Bu bildirimler sorumlu işleticiler tarafından, yukarıda belirtilen süre içerisinde genel kolluk kuvvetlerine elektronik ortamda da yapılabilir.

    Çalışanın işten ayrılması durumunda ise, belgenin ayrılışla ilgili bölümleri doldurularak, üç gün içinde yetkili genel kolluk örgütüne tekrar bildirimde bulunulması gerekmektedir.

    Kolluk kuvvetlerine yapılan bildirimler SGK’ya gönderilmektedir.

    1774 sayılı Kanun’un 6’ncı maddeleri gereğince verilen sürekli veya geçici olarak çalışanlara ait kimlik bilgileri, genel kolluk kuvvetlerince ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı il müdürlükleri veya merkez müdürlüklerine bildirilir. Bu anlamda işe alınan ve bildirimi yapılan kişilerin kimlik bilgileri, işe başlama ve ayrılma tarihleri ile SGK bildirimlerinin örtüşmesine dikkat edilmelidir. Yoksa SGK tarafından kamu kurumlarından alınan belge niteliği taşıyan bildirimlere dayanılarak derhal teşviklerden faydalanmanız durdurulabilir, ek prim ve ceza ile karşılaşabilirsiniz.

    Kimlik Bildirme Kanununun Uygulanması Hakkında Yönetmelik’in 4. maddesine göre üç gün deyimi; işe başlama veya geliş veya ayrılmanın vuku bulduğu saatten itibaren işlemeye başlayan 72 saatlik süreyi kapsar.

    İşyerleri, kendilerinde kalan belge örneklerini kolluk örgütünden alacakları kısımla birlikte üç yıl süre ile saklayacaktır.

    1774 sayılı Kanunun 6.maddesindeki yükümlülüklere aykırı hareket edenlere 2021 itibarıyla 56 Türk Lirası idari para cezası uygulanacaktır.

    6. 2021 yılında sigortalılar için geçerli olacak prime esas kazanç, sigorta primi, istisna ve ödenek tutarları

    Bilindiği üzere, Asgari Ücret Tespit Komisyonunca 01.01.2021 ila 31.12.2021 tarihleri arası, bir günlük normal çalışma karşılığı asgari ücret 119,25 (yüz ondokuz lira yirmibeş kuruş) Türk Lirası olarak tespit edilerek, 30.12.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. SGK tarafından da 06.01.2021 tarih ve 2021/1 sayılı Genelge yayımlanmıştır. Buna göre, 1 Ocak 2021 ila 31 Aralık 2021 tarihleri arasında uygulanacak;

    • Sigorta primine esas günlük ve aylık kazançların alt ve üst sınırları,

    • Yurtdışında geçen süreler ile hizmet borçlanmaları karşılığında ödenecek prim tutarları,

    • Hizmet akdine bağlı olmaksızın çalışanlar, isteğe bağlı sigortalılar ve genel sağlık sigortalıları tarafından ödenecek prim tutarları,

    • İdari para cezaları, geçici iş göremezlik, cenaze ve emzirme ödeneklerinde dikkate alınacak tutarlara değişmiştir.

    1 Ocak 2021 ve 31 Aralık 2021 tarihleri arasında uygulanacak sigorta primi ve işsizlik sigortası primlerine esas günlük ve aylık kazançlarının alt ve üst sınırları:

    • Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalılar için uygulanacak prime esas kazanç alt ve üst sınırları:

    Günlük kazanç alt sınırı 119,25 TL

    Aylık kazanç alt sınırı 3.577,50TL

    Günlük kazanç üst sınırı 894,38 TL

    Aylık kazanç üst sınırı 26.831,40 TL

    • Çırak ve öğrenciler için uygulanacak prime esas kazanç tutarı:

    3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun 25. maddesinin uyarınca; aday çırak, çıraklar, işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler ile mesleki ve teknik ortaöğretim okul ve kuramlarında okumakta iken staja tabi tutulan öğrenciler için uygulanacak prime esas kazanç tutarı:

    Günlük kazanç tutarı 59,63TL

    Aylık kazanç tutarı 1.788,90 TL

    Diğer değişen parametreler için https://www.vergidegundem. com/sgk-sirkuler-detay?circularId=4952073 adresinde yayımlanan 2 nolu Sirkülerimizi inceleyebilirsiniz.

    7. Bedelli askerlik için işten ayrılan çalışanlara kıdem tazminatı ödenip ödenmeyeceği

    Bedelli askerlik yapacak olan sigortalıların 2021 Ocak, Şubat ve Mart celbi sınıflandırma sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte birçok işveren, bu çalışanlarına kıdem tazminatı ödenip ödenmemesi gerektiğini merak etmektedir. 2018 yılından bu yana bedelli askerlikte temel eğitim koşulu aranmaktadır. Temel eğitimde geçirilecek zaman dilimi için işinden ayrılmak zorunda olan çalışanların ücretsiz izinli olarak sayılacağı daha evvel yasal olarak düzenlenmişti. Çalışanın talebinin varlığı halinde ise işverenler, bedelli askerlik yapacak çalışanlara kıdem tazminatını ödemek durumundadır. Nitekim konuyla ilişkin Konya Bölge Adliye Mahkemesi’nin aynı doğrultuda bir kararı mevcuttur.

    Kararda özet olarak son iş yerinde 3 yıllık kıdem sahip olan çalışan, bedelli askerliğe gitmek için işinden ayrılmış ve işverenden kıdem tazminatını istemiştir. İşveren de çalışanının çıkışını sigortalı işten çıkış bildirgesinde ‘03- İstifa’ koduyla bildirmiş, ayrıca çalışana kıdem tazminatı ödememiştir. İşveren, çalışanının bedelli askerlik süresinde ücretsiz izinli sayılacağını ifade etmiştir. Ardından, işçi dava açarak işverenin kıdem tazminatını ödemesini talep etmiştir. Yerel mahkeme çalışanın kıdem tazminatına hak kazanamayacağına hükmetmiştir.

    Davacı çalışan yerel mahkemenin vermiş olduğu bu kararı istinaf mahkemesine taşımasının ardından Konya Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını bozmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi, bedelli askerliğe dair düzenlemede çalışanın ücretsiz izinli kabul edileceğinin vurgulandığını fakat 7146 sayılı Kanun’un kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı eski İş Kanunu’nun 14. maddesinde herhangi bir değişikliğe gidilmediğini belirtmiştir. Bu kararda, muvazzaf askerlik hizmeti nedeniyle hizmet akdini fesheden çalışanın kıdem tazminatına hak kazanacağı düzenlendiği ifade edilmiştir.

    Bedelli askerliğin düzenlendiği bu kanunda, temel askerlik boyunca işçinin işverence ücretsiz izinli sayılacağına belirtildiği için bedelli askerlik sebebiyle işine belli bir süre ara verecek olan çalışanın, iş sözleşmesi kendisi tarafında feshedilmemiş ise işe geri döndüğü zaman aynı iş yerinde çalışma bulunmaktadır. Böyle bir durumda bir fesihten bahsedilemeyeceği için feshe bağlı bir alacak niteliği taşıyan kıdem tazminatından bahsedilememektedir. Dolayısıyla bu noktada çalışanın seçimlik bir hakkından söz etmek mümkündür. Çalışan ya ücretsiz izinli sayılıp temel askerlik eğitimi sonrası işine dönecek ya da kıdem tazminatını alıp işinden ayrıldıktan sonra temel askerlik eğitimine gidecektir. Çalışanın talebinin varlığı halinde işveren askere gidecek olan çalışanına kıdem tazminatını ödemek zorundadır.

    Sonuç olarak Konya Bölge Adliye Mahkemesi, bedelli askerliğe gidecek olan çalışanı haklı bulmuş, çalışana kıdem tazminatı ödenmesi gerektiği kararına varmıştır. Çalışan bu karar doğrultusunda kıdem tazminatını yasal faiziyle beraber almıştır. Bununla birlikte yargılama giderleri ile dava harçlarının davalı işverence ödenmiştir. Söz konusu karara yargı köşemizden ulaşabilirsiniz. B.

    Yargı Köşesi

    Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. HUKUK DAİRESİ

    Esas Numarası: 2019/2257

    Karar Numarası: 2020/167

    Karar Tarihi: 24.01.2020

    Özeti:

    Kanunla 01/01/1994 tarihinden (bu tarih dahil) önce doğmuş olup, henüz askerliğini yapmamış ve 03/08/2018 tarihi itibarıyla fiili askerlik hizmetine başlamamış olanlara askerliğini bedelli olarak yapma imkânı getirilmiştir. 4857 sayılı Kanuna tabi olarak çalışanlardan zorunlu (muvazzaf) askerliğini yapanların askerlikten kaynaklanan kıdem tazminatı ve askerlik dönüşü işe başlama şeklinde iki önemli hakkı vardır. Askerlik nedeniyle işten ayrılan işçinin kıdem tazminatı alabileceğine dair düzenleme İş Kanunu'nun ilgili maddesine yer almakta olup, bu maddede herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. 7146 sayılı Kanunda, temel askerlik süresince çalışanın iş yeri tarafından ücretsiz izinli olarak sayılacağına yer verildiğinden, bedelli askerlik nedeniyle işine ara verecek işçinin askere gideceğini belirterek iş akdini feshetmemişse dönüşünde aynı yerde çalışma hakkına da sahiptir. Ancak bunun yerine ücretsiz izin talep edebilir. Bu durumda ise ortada bir fesih olmadığından feshe bağlı alacak olan kıdem tazminatı talebinden söz edilemez. Yani işçinin seçimlik hakkı vardır. Davacı 1475 Kanun'a göre fesih hakkını kullanarak kıdem tazminatı talep etmiştir. Davalı işveren işten ayrılış bildirgesini 03 (işçi istifası) koduyla vermiştir. Dava ve ıslah dilekçesinde talep edilen miktarlar dikkate alınarak bilirkişi raporunda hesaplanan 6.288,48 TL kıdem tazminatı alacağı için kabulü gerekmektedir.

    Davanın konusu:

    Alacak (İşçi ile İşveren İlişkisinden Kaynaklanan) İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gelmiş olmakla dosya incelendi, yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü;

    Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:

    Davacı vekili dava dilekçesinde; 16.08.2015 tarihinden 30.09.2018 tarihine kadar aralıksız olarak hizmet sözleşmesi ile çalıştığını, 30.09.2018 tarihinde muvazzaf askerlik hizmeti sebebi ile hizmet akdini sonlandırdığını, 4857 Sayılı Yasa'nın 1475 Sayılı Yasa'nın 14.maddesine yapmış olduğu atıf sebebi ile kıdem tazminatına hak kazandığını belirterek, davacı lehine 3000,00TL. Kıdem tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; 7146 sayılı yasa ile bedelli askerlik hizmetinden yararlananları bu süre zarfında ücretsiz izinli sayılacaklarını hükme bağladığını, davacının da bu sebeple ücretsiz izin hakkından yararlanabileceğini ve bedelli askerlik hizmetinin sona ermesinden sonra da işine geri dönebileceğini, dolayısı ile feshi zorunlu kılan bir durumun mevcut olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

    İlk derece mahkemesi kararının özeti:

    İlk derece mahkemesince: ''....Davacı vekilinin istinaf talebi üzerine dosya istinaf mahkemesine gönderilmiş, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. HD’nin 07/05/2019 tarih, 2019/1061 esas, 2019/797 karar sayılı ilamı ile "Davacının davalı iş yerinde 16/08/2015 tarihinde satış danışmanı olarak işe başladığını ve 30/09/2018 tarihinde muvazzaf askerlik hizmetini yerine getirme amacı ile iş akdini sonlandırdığı bildirilmiştir. Davacı vekili arabuluculuk son tutanağının fotokopisini dosyaya sunmuş, tutanağın aslını ya da arabulucu tarafından onaylanmış suretini sunmamıştır.1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 56/2. Maddesi; ''Asıllarının verilmesi kanunda açıkça gösterilmeyen hallerde avukatlar, takip ettikleri işlerde, aslı kendilerinde bulunan her türlü kağıt ve belgelerin örneklerini kendileri onaylayarak yargı mercileri ile diğer adalet dairelerine verebilirler. '' hükmünü içermektedir. Ancak 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 38. ve geçici 1. maddeleri gereğince 01.01.2018 tarihinden sonra açılan davalarda uygulanan 3. maddesi; ''Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." şeklinde düzenlenmiştir.6325 sayılı Yasanın 18/A maddesinde de, ''(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." düzenlemesi getirilmiştir. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” düzenlemesini içermektedir. Davacı tarafından işçilik alacaklarına ilişkin dava 07/11/2018 tarihinde açılmıştır. Dava açılmadan önce arabulucuya başvurulduğuna ve anlaşma sağlanamadığına ilişkin son tutanağın davacı vekili tarafından fotokopisi dosyaya sunulmuştur. Yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler gereğince, anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Davacıya, anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslı veya arabulucu tarafından onaylanan örneğini bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunması gerektiği, aksi halde davanın usulden reddedileceği ihtaratını içeren davetiye gönderilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Bu yöndeki eksiklik giderilmeden tutanağın davacı vekili tarafından sunulan sureti ile yetinilerek hüküm kurulması isabetli olmamıştır. " gerekçesi ile Mahkememiz hükmü kaldırılarak, dosya Mahkememize gönderilmiştir.

    Mahkememizin 11/06/2019 tarihli celsesinde, davacı vekili tarafından arabuluculuk anlaşmazlık tutanağının dosyaya sunulduğu, davalı tarafın arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı, bu nedenle aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesini talep ettiği görülmüştür.

    Toplanan deliller ışığında; Davacı taraf 16.8.2015- 30.9.201 tarihleri arasında aralıksız olarak davalı şirkette çalıştığını iddia etmiştir. Davalı tarafça çalışma suresine dair açık bir itirazda bulunulmamıştır. Dosya kapsamında yer alan işe giriş ve işten ayrılış bildirgeleri ve SGK hizmet cetvelinin incelenmesinde davacının iddiası ile uyumlu olduğu tespit edilmiştir. Davacının 16.8.2015-30.9.2018 tarihleri arasında 3 Yıl 1 Av 14 gün süre ile çalıştığı tespit edilmiştir. Dosya kapsamında yer alan SGK kayıtlarının ve maaş bordrolarının incelenmesinde davacının işten ayrılmadan önceki brüt maaşının, 2.029,50 TL olduğu tespit edilmiştir. Maaşa ek giyim, yol, yemek vs giydirilmiş ücrete esas alınacak bir ödeme hususunda iddia olmadığı gibi, dosya kapsamında da bu hususta bir kayıt yer almamaktadır. Sonuç olarak davacının tazminata esas brüt ücretinin 2.029.50TL olduğu tespit edilmiştir. Davacı taraf, hizmet akdinin muvazzaf askerlik hizmeti sebebi ile haklı nedenle kendileri tarafından feshedildiğini iddia ederken, davalı taraf ise 7146 Sayılı yasa ile bedelli askerlik hizmetinden yararlanan kişilerin hizmet sözleşmelerinin askıya alınması hususunda imkan tanındığını, kendileri tarafından, 21 günlük süre bakımından hizmet sözleşmesinin askıya alınacağının davacıya bildirildiğini, dolayısı ile hizmet sözleşmesinin feshini zorunlu kılan bir durum olmadığını savunmuştur. Davacının hizmet akdinin, bizzat davacı tarafça muvazzaf askerlik hizmeti sebebi ile feshedildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık noktası 7146 sayılı yasanın getirmiş olduğu düzenleme çerçevesinde feshin kıdem tazminatına hak kazandırıp, kazandırmayacağı noktasındadır.7146 Sayılı Kanun'un 2.maddesinin 4. Fıkrası İş Kanunu'na göre özel bir düzenleme olması ve işçinin bedelli askerlik yaptığı süre boyunca ücretsiz izinli sayılması nedeniyle işçinin iş sözleşmesini feshetmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanamayacağı açıkça belirtilmiştir. Davacının askerlik süresince ücretsiz izinli sayılacağı, askerde olduğu 21 gün boyunca iş sözleşmesinin askıda kalacağı ve askerlik sonrasında görevine tekrar başlatılacağı, davacının 21 günlük temel askerlik eğitimi sonrasında işsiz kalma riski bulunmadığı dolayısıyla da feshi zorunlu kılan bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.

    Yine Medeni Kanun'un 2. maddesi gereğince "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. "Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. TMK’nun 2/I hükmü herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk dürüstlük ve iş ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. Önemli olan başkasına zarar vermek kastı değil; hakkın dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılması sonucunda başkasının zarar görmüş olmasıdır. Aynı Kanun’un “İyi niyet” başlıklı 3.maddesinde ise “Kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyi niyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz.” denilmektedir. Objektif iyi niyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen TMK.’nun 2. maddesi, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen, hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının amacı, hakime özel ve istisnai hallerde (adalete uygun düşecek şekilde) hüküm verme olanağını sağlamaktadır.

    7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun madde 3, 12. fıkra uyarınca "Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır." denildiğinden geçerli bir mazeret göstermeksizin arabuluculuk görüşmelerine katılmayan davalı taraf yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutularak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

    gerekçesi ile;

    “Davanın REDDİNE” şeklinde karar vermiştir.

    İleri sürülen istinaf sebepleri:

    Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacının askerlik sebebiyle iş sözleşmesini haklı olarak feshettiğini ve kıdem tazminatına hak kazandığını, mahkemece kıdem tazminatının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca müvekkil aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davalı tarafın arabuluculuk ilk oturumuna davet edilmesine rağmen gelmediği için arabuluculuğun ilk oturumda sona erdiğini ve iş bu davanın açıldığını, bu nedenle davalı lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasını, arabuluculuk görüşmelerine katılmayan davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

    Deliller:

    SGK kayıtları, iş yeri sicil dosyası, davacıya ait iş sözleşmesi, davacıya ödenen ücret bordroları, bilirkişi raporu

    Delillerin değerlendirilmesi:

    Dava, iş sözleşmesinin haklı feshine bağlı kıdem tazminatı alacağının tahsili talebine ilişkindir.

    Mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

    Dairemizce istinaf incelemesi HMK 355 ve 357. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılmıştır.

    İncelenen dosya kapsamına göre: Davacı davalı iş yerinde 16/08/2015 tarihinde satış danışmanı olarak çalışmaya başladığını, 30/09/2018 tarihinde muvazzaf askerlik hizmetini yerine getirmek amacıyla iş akdini sonlandırırken 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesi gereğince kıdem tazminatını ve diğer tüm alacaklarının tarafına ödenmesini talep ettiğini iddia etmiştir.

    Davalı davacının bedelli askerlik kapsamında işten ayrıldığını, 21 günlük bedelli temel askerlik eğitimi sonrasında işsiz kalma riski bulunmadığını, bu süreçte ücretli izinli sayılacağından feshi zorunlu kılan bir durum bulunmadığını, kıdem tazminatının talebinin reddi gerektiğini savunmuştur.

    Taraflar arasında iş akdinin bedelli askerlik nedeniyle feshi halinde kıdem tazminatına hak kazanılıp kazanılmadığı konusunda uyuşmazlık söz konusudur.

    İşçi muvazzaf askerlik hizmetini yapmak için işinden ayrılmak zorundadır. Bedelli askerlikle ilgili düzenlemede işçinin ücretsiz izinli sayılacağı belirtilmiştir. Ancak 7146 sayılı Kanunun 2/4 maddesi kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesinde herhangi bir değişiklik yapmamıştır. Aynı maddenin 4. fıkrasında ''bu madde hükümlerinden yararlananlar temel askerlik eğitim süresince çalıştıkları iş yeri, kurum ve kuruluşlar tarafından aylıksız ve ücretsiz izinli sayılırlar" düzenlemesine yer verilmiştir. 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14/3. maddesinde muazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla iş sözleşmesini fesheden işçinin kıdem tazminatına hak kazanacağı düzenlenmiştir. Bu durumda işçi belirtilen bu hükümden yararlanarak bedelli için dahi olsa iş sözleşmesini feshettiğinde kıdem tazminatı talep hakkına sahiptir.

    7146 sayılı Kanunla 01/01/1994 tarihinden (bu tarih dahil) önce doğmuş olup, henüz askerliğini yapmamış ve 03/08/2018 tarihi itibarıyla fiili askerlik hizmetine başlamamış olanlara askerliğini bedelli olarak yapma imkanı getirilmiştir. 4857 sayılı Kanuna tabi olarak çalışanlardan zorunlu (muvazzaf) askerliğini yapanların askerlikten kaynaklanan kıdem tazminatı ve askerlik dönüşü işe başlama şeklinde iki önemli hakkı vardır. Askerlik nedeniyle işten ayrılan işçinin kıdem tazminatı alabileceğine dair düzenleme 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesine yer almakta olup, bu maddede herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.

    7146 sayılı Kanunda, temel askerlik süresince çalışanın iş yeri tarafından ücretsiz izinli olarak sayılacağına yer verildiğinden, bedelli askerlik nedeniyle işine ara verecek işçinin askere gideceğini belirterek iş akdini feshetmemişse dönüşünde aynı yerde çalışma hakkına da sahiptir. Ancak bunun yerine ücretsiz izin talep edebilir. Bu durumda ise ortada bir fesih olmadığından feshe bağlı alacak olan kıdem tazminatı talebinden söz edilemez. Yani işçinin seçimlik hakkı vardır.

    Davacı 1475 Kanun'a göre fesih hakkını kullanarak kıdem tazminatı talep etmiştir. Davalı işveren 30/09/2018 tarihli işten ayrılış bildirgesini 03 (işçi istifası) koduyla vermiştir.

    Dava ve 18/02/2019 tarihli ıslah dilekçesinde talep edilen miktarlar dikkate alınarak bilirkişi raporunda hesaplanan 6.288,48 TL kıdem tazminatı alacağı için kabulü yerine reddi doğru olmamıştır.

    Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın kıdem tazminatının kabulüne karar verilmesi yönünden düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden istinaf eden davacının başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

    Hüküm: 

    Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

    I-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile hakkında istinaf başvurusunda bulunulan yukarıda esas ve karar yazılı ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere ORTADAN KALDIRILMASINA,

    II-Davanın KABULÜ ile;

    1- Davacının kıdem tazminatına ilişkin talebinin kabulü ile bilirkişi raporunda hesaplanan 6.288,48 TL/net kıdem tazminatının 3.000,00 TL'sinin dava tarihinden bakiyesinin ıslah tarihi olan 18/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yasal kesintilerin icra aşamasında dikkate alınmasına,

    2- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 429,56 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından dava ve ıslah sırasında peşin yatırılan 107,36 TL harcın mahsubu ile bakiye 322,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

    3- Davacı için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca takdir edilen 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

    4- Davacı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ve 56,12 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 92,02 TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,

    5- Davacı tarafından yapılan 468,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

    6- Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

    7- Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran taraflara iadesine,

    III- İstinaf incelemesi bakımından;

    a- Davacının yatırdığı istinaf karar ilam harcının isteği halinde kendisine iadesine,

    b- Davacının istinaf aşamasında yaptığı yargılama giderleri 121,30 TL istinaf başvuru harcı ile 13,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 134,80 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

    c- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, davacı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

    d- İstinaf gider avansından arta kalanın yatıran tarafa iadesine, 

    e- Kararın taraflara tebliği işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına, 

    dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 9. maddesi yollamasıyla HMK'nın 362/1 (a) maddesi uyarınca miktar itibarıyla KESİN olmak üzere 24.01.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.