İnsanlar günümüzde daha uzun yaşıyor ve mümkün olduğu müddetçe emekliliklerini geciktiriyor. Değişen çalışma ortamı dinamikleri konusunda düşünülmesi gerekenler, tam da bunlar.
Geleneksel emeklilik anlayışı hızla değişiyor. Ortalama yaşam süresinin uzamasıyla beraber, yaşlanan nüfus ve emeklilikle birlikte yaşam standardının beklentileri karşılamayışı; ileri yaş iş gücünün artışına katkıda bulunuyor.
Alanında edindikleri tecrübe ve beceriler göz önüne alındığında, ileri yaş çalışanlar şirketler için değeri tartışılmaz. Birçok işveren; çeşitli ve kapsayıcı bir iş gücüne sahip olmanın önemini bilse de, çoğu yaşı göz ardı ediyor ve bu konu çeşitliliği sekteye uğratan bir konu haline getiriyor.
Ancak; böyle bir değişim, toplumumuzda ve ekonomimizde önemli ayrışmalara neden olacak gibi gözüküyor. Değişimin sosyal güvenlik ve emeklilik sistemleri üzerindeki etkisi hala tartışılmaya devam ediyor. Ancak; farklı becerileri olan farklı nesillerin, farklı beklentilere sahip oluşuyla; benzer bir ayrışmanın iş yerlerinde de olması beklenmeli. İK/Bordro birimleri; muhasebe, emeklilik ve yaş ayrımcılığı ile ilgili yasalara uyumun sorumlusu olarak ek incelemelere maruz kalabilir. Konuya ilişkin küresel değerlendirmeler, yakın tarihli bir EY Raporu’nda (pdf)ele alındı.
Mevzuata uyum söz konusu olduğunda, nasıl bir iş yaptığınıza da bağlı olarak; ileri yaş iş gücü değerlendirmenize farklı bakış açıları getirebilir. Şirketler istihdam kültürünü, şirket yapısını, iş süreçlerini, personelini, personel gelişimini ve işten çıkarma durumlarını; yaşa özel riskler, ihtiyaçlar, nitelikler, beceriler ve yetenekler doğrultusunda, her zaman yasal düzenlemelere ve mevcut yasal uygulamalara uygun olarak gerçekleştirmek zorundalar.