2 May 2022
695675608

Yeni normalde mobilite sektöründe öne çıkan başlıklar

Serdar Altay

EY Türkiye Mobilite Sektör Lideri

EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı, Teşvik Hizmetleri Lideri

2 May 2022
İlgili konu başlığı Mobilite Otomotiv

Dünya tarihinin en büyük değişim katalizörleri arasında yer alan COVID-19 pandemisi, seyahat imkânlarını daha önce görülmemiş biçimde kısıtladı ve uzaktan çalışma uygulamalarını bu doğrultuda yaygınlaştırdı. 

Bu küresel iş ortamında mobilite sektöründe faaliyet gösteren şirketler, pandeminin uzun vadeli yansımalarını anlamaya ve yarattığı etkiler çerçevesinde yeni faaliyet modelleri keşfetmeye odaklandılar. COVID-19 süreci, şirketlerin ürün portföyleri ile birlikte imalat ve operasyonel maliyetlerini rasyonelize etmeleri için bir fırsat da yarattı. Aynı zamanda tedarik zincirlerinde direncin güçlendirilmesi ve yeni çalışma biçimlerine uyum sağlanması gibi konular şirketlerin gündemlerinde en üst sıralara taşındı.  Dünyada ve ülkemizde normalleşme sürecinin başlamasının ardından mobilite şirketleri, sosyal mesafenin norm haline geldiği yeni normalde işe geri dönmeye başladılar.

EY olarak dünyanın en büyük ölçekli mobilite sektörü şirketi liderlerinin önümüzdeki dönemde gündemlerinde en üst sıralarda yer alacak konuları inceledik. Çalışmamızı binek araçlar, ticari araçlar, havayolları, lojistik ve otomotiv yan sanayi şirketlerinin Nisan ve Mayıs 2020 verilerinden yola çıkarak aşağıdaki farklı konu başlıklarında mobilite sektörünün kısa-orta vadeli görünümüne ışık tutmak amacıyla oluşturduk.

Pazar koşulları:

COVID-19’un taşıt üretimi üzerinde küresel ölçekte ciddi etkileri oldu. Dünya genlinde pek çok bölgede orijinal ekipman üretim (OEM) faaliyetleri ilk çeyrek dönemde tamamıyla durdu. Çin’deki şirketler şu anda üretimin yeniden hız kazanması ile toparlanıyorlar ve yurt içi talebi canlandırmaya yönelik politikaları yakından takip ediyorlar. Havayolu şirketlerinin, tüketicilerin seyahat davranışlarının değişmesi ve bununla ilgili finansal yansımaların etkisiyle önümüzdeki üç yıllık dönemde sürdürülebilir bir toparlanma süreci yaşaması bekleniyor. Lojistik şirketlerine yönelik, Asya’dan Avrupa’ya ve Asya’dan ABD’ye olan talepte güçlü artışlar görülüyor. Bununla birlikte Avrupa ve ABD arasındaki kısıtlamalar kargo kapasitesini olumsuz etkilemeye devam ediyor. Petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki düşüş ile inşaat ve nakliye faaliyetlerinin gerilemesi ticari araçlara yönelik talebi özellikle Kuzey Amerika’da baskılıyor.

Sermaye yönetimi:

Gelirlerin sert şekilde düşüş gösterdiği ve finansal istikrarın bozulma riski taşıdığı bir dönemden geçiyoruz. Bu durum, mobilite sektöründe faaliyet gösteren şirketleri sermaye yönetimi stratejilerini yeniden gözden geçirmeye ve yeniden yapılandırmaya itiyor. Şirketler nakit artışı sağlamak için öncelikli olmayan harcamaları azaltırken, yatırım harcamalarını erteleme yoluna gidiyorlar. Bununla birlikte temettüleri ve hisse geri alımlarını askıya alıyorlar. Çok sayıda şirketin de likiditeyi güçlü tutmak amacıyla kredi ve borç finansmanı stratejilerini kullandıklarını görüyoruz.

İmalat ve tedarik zinciri yönetimi:

COVID-19 pandemisi dünya genelindeki çoğu üretim sahasının kapanmasına yol açtı. Otomotiv üretiminin pandemi dolayısıyla 2020 yılında yaklaşık 19,5 milyon adet düşüş göstermesi bekleniyor. Ancak şirketler, bazı bölgelerde salgının kontrol altına alınması ve sokağa çıkma kısıtlamalarının kaldırılmasıyla birlikte şu sıralar üretim faaliyetlerini güvenli şekilde ve kademeli olarak artırıyorlar. Şirketler bu dönemde aynı zamanda tedarikçilerine rehberlik ederek operasyonel ve finansal risklerini en aza indirmeye çalışıyorlar. Benzer şekilde, tek bir kaynak veya ülkeye olan tedarik zinciri bağımlılıklarını değerlendirerek tedarik kaynaklarını çeşitlendirmeye odaklanıyorlar.

İş gücünün korunması:

Mobilite şirketleri işe dönüş döneminde çalışanlarına yönelik güvenli çalışma kılavuzları yayınlıyorlar. İş yerlerinde sosyal mesafenin korunmasına ilişkin protokoller ve koruyucu maske kullanımı gibi konularda çalışanlarına eğitim veriyorlar. Uzaktan çalışma uygulamaları da devam ediyor ve teşvik ediliyor. İş yerlerinde yalnızca belirli sayıda çalışanın bulunması ile salgın riskini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Öte yandan, COVID-19’dan yüksek seviyede olumsuz etkilenen şirketlerin ise iş sürekliliğini sağlamak amacıyla kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izne çıkarma ve ücretlerde düşüşe gitme gibi kemer sıkma önlemleri aldıklarını görüyoruz.

İşletme sermayesi ve nakit akışı yönetimi:

Üretim hacminde toparlanmanın belirsizliğini sürdürmesi ile birlikte imalatçı şirketler üretim oranları üzerinde işletme sermayesini ve stok seviyelerini dengelemek amacıyla ayarlamalar yapıyorlar. Binek araç üreten şirketler nakit akışında düşüş yaşarken, önümüzdeki aylar için kredi imkânlarını gözden geçiriyorlar. Çok sayıda şirket proaktif adımlar atarak zorunlu olmayan operasyonel harcamaları ortadan kaldırıyor ve nakit kullanımını en aza indirmeye çalışıyor.

Yeniden yapılanma girişimleri:

Orijinal ekipman üreticileri yeniden yapılanma önlemlerine hız vererek iş gücü sayısında düşüşe gidiyor, sermaye harcamalarını azaltıyor ve reklam gibi zorunlu olmayan harcamaları askıya alıyorlar. Binek araç üreticileri ise belirledikleri bölgelerde karlı olmayan üretim hatlarını sonlandırarak portföylerini rasyonel hale getirmeye odaklanıyor.

Özet

COVID-19 süreci, şirketlerin ürün portföyleri ile birlikte imalat ve operasyonel maliyetlerini rasyonelize etmeleri için bir fırsat da yarattı. Aynı zamanda tedarik zincirlerinde direncin güçlendirilmesi ve yeni çalışma biçimlerine uyum sağlanması gibi konular şirketlerin gündemlerinde en üst sıralara taşındı.