Amsterdam Akıllı Şehir Programı’nın başarısı aşağıda sıralanan faktörler ile destekleniyor ve benzer bir dönüşüm yapmak isteyen organizasyon ve şehirlere yol gösteriyor.
1. Güçlü liderlik ve üst kademelerin desteği
Programın başarısında, girişimin başarılı şekilde yürütülmesini sağlayan program liderlerinin yanı sıra alınan politik desteğin de kritik katkıları bulunuyor. Girişimin ilk aşamalarında somut bir fayda sağlanamamasına ve yönetim değişikliklerine rağmen, Amsterdam’ın siyasi liderleri Akıllı Şehir projesini desteklemeye devam ediyor. Yenilikleri hayata geçirmek, zaman ve emek gerektiriyor. Uzun vadeli vizyon geliştirmek zordur; ancak Amsterdam bunu başarmış görünüyor.
2. Yetenek havuzunun geliştirilmesi
Akıllı Şehir girişiminin , herhangi bir mega stratejide olduğu gibi, hayata geçirilmesindeki temel zorluklardan ilki yetenekli insan kaynağının ilgisini çekmek ve sonra yetenekleri elde tutmaktır. Yetenek eksikliği, yenilikçiliğin önünde engel oluşturmakta ve dijitalleşme konusunda hali hazırda yol kat edebilmiş bir şehri sadece turizme odaklı olarak sınırlayabilmekte. Bu alanda Amsterdam liderliğini kanıtladı. Şehrin Teknolojiden Sorumlu Başkanı tarafından oluşturulan Amsterdam Institute for Advanced Metropolitan Solutions, şehre doğru yeteneklerin kazandırılmasında katkıda bulunmuştur. Enstitü, akıllı şehirler geliştirme özelinde kurulmuş bir üniversite programıdır. Program, dünyada veri kullanarak pozitif bir fark yaratmaya odaklı insanlar için şehri bir merkez haline getirerek, doğrudan Amsterdam’a uygulanabilecek fikirler üretiyor.
3. Müşteri ihtiyaçlarına odaklanılması
Amsterdam’ın Akıllı Şehir yöneticileri, ellerindeki karmaşık veriyi temel alarak karar verebilecek durumda olsalar da, vatandaşların beklentileri ve taleblerini önemsiyorlar. Şehrin en seçkin alışveriş caddelerinden biri olan Utrechtsestraat, çevreci bir kampanyadan sonra ‘İklim Caddesi’ olarak anılmaya başlandı. Mağaza sahipleri, enerji kullanımlarını azaltma konusunda basit kişiselleştirilmiş öneriler içeren yıllık raporlar talep etti ve şehrin veri analitiği programı özelleştirilmiş çözümlere ulaşmalarına destek oldu.
4. “Proof-of-concept” projelerinin öne çıkarılması
Amsterdam, Akıllı Şehir girişimi kapsamında 80’den fazla pilot uygulamayı hayata geçirmiştir. Bu pilot uygulamalar, göreceli olarak daha az karmaşık olanlardan, farklı kesimlerin katılımını öngören daha büyük çapta olanları kapsayacak şekilde geniş bir yelpazeye yayılıyor. Örneğin; sosyal yardımlardan yararlananların yardımları ne zaman alabileceklerini kısa mesaj ile bildirmek, karmaşık olmayan fakat etki yaratan bir
değişiklik. Pilot uygulama çeşitliliğinin diğer bir ucunda ise, şehrin atıktan enerji üreten güç santralini beslemek için, şehir sakinlerinin biokütle potansiyeli olan atıkları, evsel geri dönüşüm döngüsünden ayırmalarını hedefleyen ve hane halklarının katılımı noktasında büyük bir başarı gösteren plan, çok daha büyük ölçekli bir katılımı gerektirmiştir. Büyük ölçekten daha küçük ölçeğe, bu tür detaycı ve spesifik bir yaklaşımın benimsenmesi, bütün şehri adeta bir laboratuvara dönüştürmektedir. Her ne kadar zaman alıcı olsa da çok çeşitli projeleri aynı anda yürütmek, sıradan vatandaşların, Akıllı Şehir girişiminin kendileri için çalıştığını görmeleri açısından bir avantaj oluşturmuştur. Şehrin farklı kesimleri bir arada çalışma fırsatı bulmuş ve yeniden birlikte çalışmaya olan ilgileri artmıştır. Çok sayıda projenin varlığı, başarısız olabilecek projelerin etkilerini dengeleyecek bir unsur olarak görülmektedir.
5. Etkili iş birliklerinin oluşturulması
Veri ile ilgili çalışmalarda paydaşlar ile birlikte çalışmak önem taşımaktadır. Amsterdam hem belediye meclisi hem de diğer dış paydaşlar ile çalışmalarında bu durumun farkında. Belediye meclisi haricinde, paydaşların (ve verilerinin) büyük resmin bir parçası olduğu özel sektör de kilit bir rol oynuyor. Örneğin; market alışverişi verilerinin kullanılması ve analiz edilmesi çocuklar için sağlıklı yeme alışkanlıklarının geliştirilmesi ile ilgili bir projenin oluşmasına katkıda bulunmuştur. Şehirde daha fazla akıl ve ruh sağlığı merkezlerinin kurulması ihtiyacının belirlenmesi için özel sigorta şirketlerinin verilerinden faydalanılmıştır. Amsterdam’da sadece paydaşların desteği ile bu başarının elde edilmesi mümkün gözükmemektedir. Çeşitli paydaşlar ve gruplar arasındaki bu iş birliği, 400 yıllık iş ve girişim merkezi olma sonrası, kamu ve özel yapıların hala nasıl bir arada ortak bir kazanç için çalışabildiğini gözler önüne seriyor.