Çalışma Hayatında Gündem | Mayıs

Dr. Hakkı Demirci

Direktör

Sosyal Güvenlik ve İş Hukuku Hizmetleri

hakki.demirci@tr.ey.com

Değerli okurlarımız; geçtiğimiz ayın en önemli gündemi malumunuz olduğu üzere yaşadığımız Covid-19 süreci olmuştur. Hem kendi sağlığımızı hem de işimizi, işyerimizi, çalışanlarımızı korumaya çalıştığımız bu günlerde iş ve sosyal güvenlik bakımından da pek çok düzenlemeye, değişikliğe şahit olduk. Esasen yapılan tüm değişiklikler vergidegundem.com adresinde bulunan SGK sirkülerlerimiz ile sizlere ulaştırılmış bulunmaktadır. Dergimizin bu sayısında da kısa çalışma uygulamasında detay konular, MUHSGK ertelemesi, 7244 sayılı Kanun özelinde getirilen fesih yasağı ile nakdi ücret desteği (ücretsiz izin) konuları işlenmiştir.

I. Sosyal güvenlik

A. Kısa çalışma uygulaması Geçen sayımızda kısa çalışma uygulaması hakkında genel olarak bilgi verilmiş olup, bu kısımda kısa çalışma ile ilgili daha detay konulara değinilecektir.

1. Kısa çalışma döneminde sigortalıların resmî tatil ve diğer tatil günlerinde çalıştırılmaları durumunda ücretin uygulanma usulü

Kısa Çalışma Yönetmeliği’nde kısa çalışma ödeneğinden faydalanan işverenlerin fiili olarak çalışılmayan genel tatil ve hafta tatili gibi günler için ücret ödeme yükümlülüğü şu şekilde ifade edilmektedir: “Kısa çalışma yapan işçinin çalışılmayan hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerine ilişkin ücret ve kısa çalışma ödeneği miktarı, kısa çalışma yapılan süreyle orantılı olarak işveren ve Kurum tarafından ödenir.”

Bu bağlamda iş yerinde örneğin 23 Nisan’da çalışma söz konusu değil ise, fiili olarak çalışma karşılığı olmayan bu ücretler açısından İŞKUR ile işveren arasında orantı gözetilerek ödeme yapılacaktır. İş yerindeki faaliyette tam bir duruş bulunmakta ise, hesaplanan ortalama günlük kazancın %60’ı İŞKUR tarafından karşılanacak, işveren tarafından herhangi bir ödeme yapılmayacaktır. İş yerindeki faaliyet yarı yarıya azaltılmış ise, sigortalının fiili olarak çalışmadığı o gün için işveren hak edilen ücretin yarısını, İŞKUR ise kalan kısmın %60’ını karşılayacaktır.

Genel tatil günleri ve ulusal bayram günlerinde aslolan, çalışılmaması yani işçilere tatil yaptırılmasıdır. Ancak işçiler çalıştırılırsa, işveren 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Genel Tatil Ücreti” başlıklı 47. maddesine göre işlem tesis etmelidir: “Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilere, kanunlarda ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışmazlarsa, bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücretleri tam olarak, tatil yapmayarak çalışırlarsa ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödenir. Yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde işçilerin ulusal bayram ve genel tatil ücretleri işverence işçiye ödenir.”

Ayrıca Yargıtay’ın kökleşmiş kararlarında vurgulandığı gibi çalışanın tatil gününün herhangi bir kesinti söz konusu olmadan kullandırılması gerektiği kabulü bulunmaktadır. Bu bahisle, çalışan tatil gününde günlük tam çalışılan saatten daha az çalışsa bile ücreti tam olarak ödenmelidir. Bu nedenle, kısa çalışma ödeneğinin kısmi olarak uygulandığı iş yerlerinde – faaliyetin tamamen durdurulması hariç- hafta boyunca çalışılan saatin ne olduğu fark etmeksizin 23 Nisan gibi tatil günlerinde yapılacak çalışmalara karşılık çalışanın ek ücreti tam ödenmelidir.

Sonuç olarak kısa çalışma uygulanan döneme rastlayacak 23 Nisan, 1 Mayıs, 19 Mayıs ve Ramazan Bayramı gibi özel günlerde işçiler çalıştırılırsa ek 1 günlük ücrete hak kazanacaklardır. Konuyla ilgili Yargıtay kararları yargı köşemizde yer almaktadır.

2. Kısa çalışma süresi kıdemden sayılır mı?

Esasen kısa çalışma süresince iş sözleşmesi askıdadır. Kural olarak iş sözleşmesinin askıya alınması halinde işçinin kıdemi işlememektedir. “Yıllık İzin Bakımından Çalışılmış Gibi Sayılan Haller” 4857 sayılı Kanunun 55’inci maddesinde belirtilmiştir. İlgili maddenin “j” bendinde işverenler tarafından verilen diğer izinler ile kısa çalışma sürelerinin yıllık izne hak kazanmak için gerekli kıdemin hesabında dikkate alınacağı belirtilmiştir. Kıdem tazminatına ilişkin ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.11.1983 tarihli ve E: 1981/9-1067, K: 1983/1169 sayılı kararında ise; kıdem tazminatına esas hizmet süresinin tespitinde o tarihte yürürlükte olan 1475 sayılı İş Kanunu’nun 51’inci maddesindeki düzenlemenin dikkate alınması gerektiği belirtilmektedir. 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun ek2’nci maddesinde kısa çalışmanın işçinin kıdemine sayılacağına dair bir düzenleme yapmamışsa da ortak irade kısa çalışma süresinin hem yıllık iznin hesabında hem de kıdem ve ihbar tazminatlarının hesabında dikkate alınması çerçevesindedir*.

3. Şirket ortaklarının kısa çalışma uygulamasından yararlanması 

Şirket ortakları, başka bir işyerinde 4-1/a bendi kapsamında sigortalı olarak kısa çalışma ödeneğinden belirli şartları sağlamaları kaydıyla yararlanabilmektedir. 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu kapsamına giren bir iş yerinde hizmet akdine tabi olarak çalışan ve çalıştığı süre içerisinde işsizlik sigortası primi ödeyen kişi, mezkûr kanun kapsamında sigortalı sayılmaktadır. Kısa çalışma ödeneği de kısa çalışma talebi uygun bulunan iş yerlerinde kısa çalışma döneminde çalışılmayan süreler için aranan şartları sağlayan sigortalıya bu kanun kapsamında yapılan ödemeyi ifade etmektedir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4-1/a bendi kapsamında başka bir iş yerinde çalışanlar, işsizlik sigortası primi ödemiş olmalarından dolayı kısa çalışma uygulamasına dahil olmaktadır.

Sonuç itibarı ile şirket ortağı olmakla birlikte başka bir iş yerinde 4-1/a kapsamında çalışanlardan prim günü ve hizmet akdi şartlarını sağlayanlar kısa çalışma ödeneğinden faydalanabilmektedir.

4. Kısa çalışma sürecinde yapılacak ücret dışı ödemeler SGK primine tabi mi değil mi?

Resmî Gazete’nin 01.09.2012 tarih ve 28398 sayılı sayısında yayımlanan İşveren Uygulama Tebliği'nin “7.5- Prime Esas Kazancın Üst Sınırını Aşan Ücret Dışındaki Ödemeler” başlıklı maddesinde;

"Sigortalılara, çeşitli nedenlerle (ücretsiz izin, istirahat gibi) ay içinde çalışmasının bulunmadığı ve ücret ödenmediği aylarda prime esas kazanca dahil olacak nitelikte ücret dışında bir ödeme yapılması halinde, ücret dışındaki bu ödemeler, ödemenin yapıldığı ayda sigortalının prim ödeme gün sayısının bulunmaması nedeniyle ödemenin yapıldığı tarihi takip eden iki ayı geçmemek üzere ilgili ayların prime esas kazancına dahil edilecektir. Ancak ödemenin yapıldığı tarihi takip eden iki ayda da ücret ödemesine hak kazanılmadığı durumlarda, ücret dışındaki bu ödemeler prime esas kazanca dahil edilemeyecektir.

Ücret dışında sigortalılara ödenmekte olan prim, ikramiye gibi her türlü ödemeler, ödemenin yapıldığı ayın kazancına dahil edilerek prime tabi tutulmaktadır. Ancak, sözü geçen ödemelerin ücret ile birleştirilerek prime tabi tutulması durumunda, bazı sigortalıların aylık prime esas kazançları tutarı, prime esas kazancın üst sınırını aşabilmektedir.

Bu durumda, sigortalılara, ücretinin yanı sıra prime esas kazanca dahil edilebilecek nitelikte ücret dışında ödeme yapılması halinde, bu nitelikteki kazançlar, prime esas günlük kazanç üst sınırının otuz katı aşılmamak kaydıyla prime tabi tutulacak, buna karşın her iki kazanç toplamının üst sınırı aşması halinde, ücret dışındaki ödemenin üst sınırı aşan kısmı, Kanun'un 82’nci maddesi hükmü de dikkate alınarak en fazla takip eden iki ayın prime esas kazanç tutarına dahil edilecektir."

Covid-19 nedeniyle faaliyetin en az 4 hafta süre ile kısmen ve/veya tamamen durdurulacağı ile ilgili kısa çalışma ödeneği başvurularında; çalışanların hizmet görme borcu ortadan kalkacağından işverenin ücret ödeme borcundan da söz edilemeyecektir. Ancak kısa çalışma ödeneği ile çalışanın mevcut maaşı arasındaki farkın atıfet kabilinde ödenmesinin düşünülmesi durumunda ise, bu fark ödemeler esasen ücret olarak değil, prim-ikramiye vb. şeklinde olabilecektir. Ücret ödenmeyen bir ayda prim gibi ücret dışı bir ödeme yapılması halinde, bu ödemenin SGK primine tabi olabilmesi için ödemenin yapıldığı ayı takip eden iki ayda da ücret niteliğinde bir ödemenin mevcut olması gerekmektedir. Eğer takip eden iki ayda da ücret ödemesi yok ise yapılan ücret dışı ödemeler için SGK’ya bildirimde bulunulmasına gerek bulunmadığı Tebliğ’den anlaşılmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli aşama ise bu sürecin işveren tarafından yönetilmesi gerekliliğidir. Bunun anlamı, bu kapsamdaki bir ödeme için muhasebeleştirme işlemi yapılması gerekmekle birlikte bu tarz ücret dışı ödemelerin sigorta primine esas kazanç matrahına eklenmeyebileceği şeklindedir. Eğer bu kapsamdaki bir ödemenin sıfır (o) gün prim kazancı şeklinde bildirge ve/ veya MUHSGK ile beyanı halinde ise sistem prim tahakkuku oluşturarak borç çıkartacaktır.

Kısa çalışmanın kısmen yapıldığı durumlarda personele ücret ödemesi de mevzubahis olacağından, kısa çalışmanın olduğu dönem için maaşları tamamlamak amacıyla yapılabilecek ücret dışı ödemeler de SGK primine tabi olacak ve sigorta primine esas kazanç matrahına eklenecektir. Bu halde bir istisna söz konusu olmayacaktır.

Her iki halde yapılacak ödemeler gelir vergisi kesintisine tabi olacaktır.

Sigortalılara ücretinin yanı sıra prime esas kazanca dahil edilebilecek nitelikte ücret dışında ödeme yapılması ve buna karşın her iki kazanç toplamının prime esas kazanç üst sınırını aşması halinde, ücret dışındaki ödemelerin üst sınırı aşan kısmı, 5510/82'nci maddesi hükmü de dikkate alınarak en fazla takip eden iki ayın prime esas kazanç tutarına dahil edilecektir.

İşveren Uygulama Tebliği, 2012 yılında Resmî Gazete’de yayımlanarak resmiyet kazanmış olup, iptali ile ilgili bir belgeye de bu zamana kadar rastlanılmamıştır. Bu kapsamda personele yapılacak ödemelerde bu hususlara dikkat edilerek gerekli muhasebeleştirme ve bildirim yükümlülüklerinin takip edilmesi kanaatlerimizi sizlerle paylaşmak isteriz.

B. Nisan ayındaki önemli gelişmeler

1. Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle 16 sektörde SGK prim ödemeleri ertelendi

518 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde mücbir sebep ilan edilen mükelleflere ait işyerlerinde 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı çalıştıran özel sektör işverenleri ile 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların; 2020/Mart ayına ait sigorta primlerinin son ödeme süresinin 2/11/2020 tarihine (31/10/2020 tarihi cumartesi gününe denk gelmesi nedeniyle), 2020/Nisan ayına ait sigorta primlerinin son ödeme süresinin 30/11/2020 tarihine, 2020/Mayıs ayına ait sigorta primlerinin son ödeme süresinin 31/12/2020 tarihine, 5510 sayılı Kanun’un 89’uncu maddesinde belirtilen gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmaksızın ertelenmiştir.

2. Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi uygulamasına geçiş ertelendi.

Bilindiği üzere “Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi” uygulaması; Kırşehir ilindeki mükellefler/işverenler için 1 Haziran 2017 tarihinde, Amasya, Bartın ve Çankırı illeri merkez ve ilçelerinde bulunan mükellefler/işverenler için 1 Ocak 2018 tarihinde ve Bursa, Eskişehir ve Konya illeri merkez ve ilçelerinde bulunan mükellefler/işverenler için ise 1 Ocak 2020 tarihinde başlamış, diğer illerde ise 01.03.2020 tarihinde başlaması kararlaştırılmış idi.

Bu defa yaşanmakta olan Covid-19 salgını nedeniyle 4 Nisan 2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 8 sıra numaralı Tebliğ ile 7 il dışındaki mükellefler/işverenler için uygulamanın başlangıç tarihi 1 Temmuz 2020 olarak değiştirilmiştir.

Bu kapsamda; Kırşehir, Amasya, Bartın, Çankırı, Bursa, Eskişehir ve Konya illeri merkez ve ilçelerinde bulunan mükellefler/ işverenler sigortalılık bildirimlerini GİB aracılığıyla MUHSGK ile, diğer illerdekiler ise 01.07.2020 tarihine kadar SGK V2 sistemi üzerinden e-bildirge ile yapacaklardır. Yeni bir uzatma olmaması halinde 01.07.2020 tarihinde tüm iller MUHSGK uygulamasına geçecektir.

3. İş akdinin feshine sınırlama-nakdi ücret desteği getirildi

Yeni Koronavirüs (Covıd-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7244 sayılı Kanun 17 Nisan 2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Buna göre;

a. Her türlü iş sözleşmesinin işveren tarafından feshi (ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler dışında) üç ay süreyle yasaklanmıştır.

7244 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesi ile (17/04/2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere) 4857 sayılı İş Kanunu’na geçici 10. madde eklenmiştir. Buna göre;

Her türlü iş veya hizmet sözleşmesinin (İş Kanunu, Borçlar Kanunu, Deniz İş Kanunu dahil) 4857/25’inci maddenin birinci fıkrasının (II) numaralı bendi kapsamında ve diğer kanunların ilgili hükümlerinde yer alan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler dışında işveren tarafından feshedilmesi yasaklanmıştır.

İşveren 17.04.2020 tarihinden itibaren üç aylık süreyi geçmemek üzere işçisini tamamen veya kısmen ücretsiz izne ayırabilecektir.

Bu madde kapsamında ücretsiz izne ayrılmak, işçiye haklı nedene dayanarak sözleşmeyi fesih hakkı vermeyecektir.

Bu madde hükümlerine aykırı olarak iş sözleşmesini fesheden işveren veya işveren vekiline, sözleşmesi feshedilen her işçi için fiilin işlendiği tarihteki aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası verilecektir.

Cumhurbaşkanı birinci ve ikinci fıkrada yer alan üç aylık süreleri altı aya kadar uzatmaya yetkili kılınmıştır.

b. İşsizlik sigortasından, kısa çalışma ödeneğinden faydalanamayan kişilere günlük 39,24 TL ücret desteği sağlandı. 17.04.2020 tarihi itibarıyla, aralarında iş sözleşmesi bulunmakla birlikte (4857 sayılı Kanunun geçici 10'uncu maddesi uyarınca) işveren tarafından ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan işçiler ile,

15/3/2020 tarihinden sonra 51 inci madde kapsamında iş sözleşmesi feshedilen ve bu Kanunun diğer hükümlerine göre işsizlik ödeneğinden yararlanamayan işçilere, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık aylığı almamak kaydıyla ve 4857 sayılı Kanunun geçici 10'uncu maddesinde yer alan fesih yapılamayacak süreyi geçmemek üzere (3 aylık süre) bu süre içinde ücretsiz izinde bulundukları veya işsiz kaldıkları süre kadar, fondan günlük 39,24 Türk lirası nakdi ücret desteği verilecektir. 39,24 TL ödemeden damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmayacaktır.

Ücretsiz izne ayrılarak nakdi ücret desteğinden yararlanan işçinin fiilen çalıştırıldığının tespiti halinde ise işverene, bu şekilde çalıştırılan her işçi ve çalıştırıldığı her ay için ayrı ayrı olmak üzere fiilin işlendiği tarihteki 4857 sayılı Kanun'un 39'uncu maddesince belirlenen aylık brüt asgari ücret tutarında çalışma ve iş kurumu il müdürlüklerince idari para cezası uygulanır ve ödenen nakdi ücret desteği ödeme tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte işverenden tahsil edilecektir.

Nakdi ücret desteğinden yararlananlardan 5510 sayılı Kanuna göre genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi kapsamına girmeyenler, aynı Kanunun 60'ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılırlar ve genel sağlık sigortasına ilişkin primleri Fondan karşılanacaktır.

4. Ücretsiz izne çıkarılan personel için SGK’da yeni eksik gün kodları tanımlandı.

SGK tarafından 20/04/2020 tarihinde yapılan duyuru ile yeni eksik gün kodları belirlenmiştir.

Bilindiği üzere, 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun geçici 24'üncü maddesi kapsamında yapılacak nakdi ücret desteğine esas olması için 17/4/2020 tarihinden geçerli olmak üzere 4857 sayılı İş Kanunu'nun geçici 10'uncu maddesi uyarınca ücretsiz izne ayrılan sigortalılar için 2020 Nisan ayı belgelerinden itibaren “28-Pandemi Ücretsiz İzin(4857 Geç.10.Md)” aynı ayda başka eksik gün nedeni olması halinde ise “29-Pandemi Ücretsiz İzin (4857 Geç.10.Md) ve Diğer” adında eksik gün kodları oluşturulmuştur.

Yeni oluşturulan “28-Pandemi Ücretsiz İzin(4857 Geç.10.Md)” ve “29-Pandemi Ücretsiz İzin (4857 Geç.10.Md) ve Diğer” kod numaralı eksik gün nedenleri yabancı uyruklu sigortalılar için de seçilebilecektir.

II. Yargı köşesi

Karar 1:

Yargıtay Kararları

22. Hukuk Dairesi

Esas No: 2014/23997

Karar No: 2015/34572

Karar Tarihi: 15.12.2015

"İçtihat metni"

DAVA: Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, ücret alacağı, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili işçinin davalıya ait işyerinde kapıcı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, aylık ücret, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde, tüm çalışma dönemi için davacının aylık ücret alacaklarının eksik ödendiği iddia edilmiştir. Davalı işverence, ücretlerin ödendiğine ilişkin herhangi bir delil dosyaya sunulmamıştır. Davacı vekili tarafından sunulan 16.02.2011 havale tarihli dilekçede ise, davacıya aylık ödenmiş ücret tutarları bildirilmiştir.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 09.02.2006- 06.10.2010 arasındaki çalışma dönemiyle ilgili olarak, aylık ücret alacağının ödendiği kabul edilmiş ve bu döneme ilişkin ücret alacağının bulunmadığı mütalaa edilmiş ise de ücretin ödendiğini ispat yükü işveren üzerinde olup yukarıda da belirtildiği üzere, işverence ödemeye ilişkin herhangi bir delil dosyaya sunulmamıştır. Bu halde, davacı vekilinin ödendiğini bildirdiği alacak tutarlarının mahsup edilerek fark ücret alacağının hesaplanması gerekirken, yazılı şekildeki mütalaaya itibar edilmesi hatalı olmuştur. Ayrıca, raporda fark ücret hesaplaması yapılan 01.01.2005-31.12.2005 tarihleri arasındaki dönemde, aylık ödenen miktarın 180,00 TL olduğu esas alınmış ise de davacının bu döneme ilişkin ödendiğini bildirdiği tutar aylık 100,00 TL'dir. 01.01.2006-31.01.2006 tarihleri arası için, davacı tarafın 180,00 TL ödendiğini bildirmiş olmasına rağmen, raporda 225,00 TL ödendiği kabul edilmiştir. Söz konusu dönemler bakımından da ödemeye ilişkin herhangi bir delilin dosyaya sunulmamış olması karşısında, davacı tarafın ödendiğini bildirdiği tutarların esas alınması gerektiği açıktır.

Diğer taraftan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, aylık ücret alacağında zamanaşımı savunmasının değerlendirilmesinde, asıl dava bakımından 16.02.2011 tarihli ıslah dilekçesinde talep edilen tutarların nazara alınmamış olması hatalıdır.

3- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının hafta tatilinde çalıştığı, ancak bu çalışmasının sabah ekmek ve gazete dağıtımı için yarım saat, akşam da çöp toplamak için yarım saat olmak üzere toplam bir saat olduğu esas alınarak, bir saat karşılığı hafta tatili ücreti alacağına hak kazandığı kabul edilmiştir. Ne var ki, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 46. maddesi uyarınca, hafta tatili izni, yedi günlük zaman dilimi içinde kullandırılması gerekli yirmi dört saatlik kesintisiz izindir. Yirmi dört saatin altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandırıldığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmi dört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır. Açıklanan bu hususlar nazara alındığında, davacının hafta tatili gününde her ne kadar bir saat çalışmış ise de bu çalışması karşılığında, bir günlük yevmiyesinin yüzde elli zamlı hesaplanarak ödenmesi gereklidir. Yazılı şekilde kabulle sonuca gidilmesi hatalıdır.

Ulusal bayram ve genel tatil çalışması bakımından da davacının tatil gününde sadece bir saat çalışması sebebiyle, bir saat çalışma karşılığı ücret hesaplanmış ise de, söz konusu tatilin de kesintisiz kullandırılması gereklidir. Tatil gününde bir saat çalışılmış ise de, çalışma karşılığı ücretin, bir günlük yevmiye tutarında ödenmesi gereklidir. Bu yöne aykırı kabulle sonuca gidilmesi hatalıdır.

Diğer taraftan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti taleplerinde zaman aşımı savunmasının değerlendirilmesinde, asıl dava bakımından 16.02.2011 tarihli ıslah dilekçesinde talep edilen tutarların nazara alınmamış olması hatalıdır.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar 2:

9. Hukuk Dairesi

Esas No: 2013/8919

Karar No: 2015/5460

Karar Tarihi: 10.02.2015

"İçtihat metni"

DAVA: Davacı, kıdem tazminatı, genel tatil, fazla mesai ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

A. Davacı isteminin özeti:

Davacı vekili, bir kısım işçilik hak ve alacakları yerine getirilmeyen davacının iş akdini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.

B. Davalı cevabının özeti:

Davalı vekili, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

C. Yerel mahkeme kararının özeti:

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne karar verilmiştir.

D. Temyiz:

Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

E. Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Somut olayda, dosyada mevcut bir kısım hesap pusulalarında bazı genel tatil çalışmalarının ½ yevmiye üzerinden eksik tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, işçinin genel tatil gününde çalışması halinde, bu çalışması günlük 7,5 saatin çok altında da kalsa, çalışmasa dahi maaşı içinde ödenmesi gereken ücretine ilaveten 1 günlük tam ücretin de ödenmesi gerekir.

Bu itibarla, genel tatil tahakkuku olan hesap pusulaları davacı taraftan sorularak, tahakkukların hesaplanan genel tatil ücretinden mahsup edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.

3- Hükmedilen miktarın net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,10.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

*Evcil, C.; 2020,28.04(gazetevatan).