Bankacılık sektörü, teknolojik yeniliklerin öncüsü olarak yeniden şekillenmeye devam ediyor ve hızla evriliyor. Bununla birlikte yapay zekâ, bulut bilişim, siber güvenlik, blok zinciri ve veri analitiği teknolojileri bu dönüşümün temellerini oluşturuyor.
Bir yandan daha güvenli ve verimli müşteri merkezli bankacılık çözümlerine odaklanırken diğer yandan da maliyetleri düşüren, kaliteyi artıran, daha dinamik ve hızlı, kullanıcı dostu, piyasaya ve çevresel koşullara karşı esnek ve dayanıklı çalışmaların uzun vadeli başarı, sürdürülebilirlik ve rekabet açısından önemini görüyoruz.
Bu teknolojik trendlerin bankacılık uygulamalarında öne çıkan kullanım alanlarına bakalım:
Güvenli bankacılık, dijital bankacılığın olmazsa olmaz bir şartıdır. Finansal kurumlar, günden güne daha karmaşık hale gelen siber tehditlere karşı sürekli olarak savunma mekanizmalarını güçlendiriyor. Bu nedenle birçok ülke, dijital operasyonel dayanıklılığını artırmak ve tehditlere karşı daha etkili koruma sağlamak amacıyla çeşitli yasal düzenlemeleri hayata geçirdi. Bu düzenlemelerden biri, "Dijital Operasyonel Dayanıklılık Yasası" veya kısaca "DORA"dır. Avrupa Parlamentosu, Dijital Operasyonel Dayanıklılık Yasası’nı (DORA) 10 Kasım 2022 tarihinde onayladı.
Yapay zekâ ve otomasyon çözümleri, bankacılıkta çığır açıyor. Müşteri hizmetlerinden kredi risk analizine kadar her alanda kullanılan yapay zekâ, iş süreçlerini daha verimli hale getiriyor. Örneğin, yapay zekâ tabanlı dijital asistanlar, müşteri taleplerini hızla analiz ederek, daha iyi bir müşteri deneyimi sunmaya yardımcı oluyor. Yapay zekâ ve otomasyon çözümleri, bankacılık sektörüne dönüştürücü bir güç olarak katkı sağlıyor.
Bulut teknolojileri, bankaların veri depolama ve işleme kapasitelerini genişletiyor. Bulut çözümleri, maliyetleri düşürürken yeni ürünlerin hızlı bir şekilde oluşmasını, bankacılık operasyonlarının güvenli bir şekilde optimize edilmesini, çok büyük ve farklı formatlardaki verilerin eş zamanlı işlenmesini kolaylaştırmasının yanı sıra veri analitiği projeleri ile bankaların stratejik karar alma süreçlerinde de kilit bir rol oynuyor. Bu analizler, aynı zamanda kredi ve yatırım ürünlerinin tasarımında da kullanılıyor, böylece bankalar daha etkin risk yönetimi yapabiliyor.
Sürdürülebilir bankacılık uygulamaları, çevresel ve sosyal risklerin daha iyi yönetilmesine olanak tanıyor. Örneğin, iklim değişikliğiyle ilgili riskler, bankaların kredi portföylerini etkileyebiliyor. Sürdürülebilir yatırım stratejileri, bu tür riskleri minimize etmeye yardımcı oluyor. Blok zinciri teknolojisi yardımıyla karbon kredileri ve çevresel etki değerlendirmeleri için doğrulama ve raporlama süreçleri güçlendirilerek, çevre dostu projeler ve girişimler desteklenebiliyor.
Sonuç olarak; dijitalleşme, yapay zekâ, blok zinciri, siber güvenlik ve bulut bilişim gibi yenilikçi teknolojilerin, bankacılık hizmetlerinin verimliliğini, güvenliğini ve erişilebilirliğini artırdığını gözlemliyoruz.
Özellikle finans sektörü çalışanlarının, yeni teknolojilere uyum sağlayabilmeleri, bu teknolojileri etkin bir şekilde kullanabilmeleri ve yetkinliklerini güncel tutabilmeleri için desteklenmeleri önemlidir. Böylece, sektördeki teknolojik gelişmelerle uyumlu, yetkin ve yenilikçi bir iş gücü oluşturularak, geleceğin bankacılık dünyasına yön verme potansiyeline sahip olacaklardır.
*Berna Yıldız'ın Capital Dergisi için hazırladığı yazıdan alınmıştır.
